Yokuştan İnerken – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

istanbul’un bazı geceleri, sisler içinde bir aydınlıkta son bulur. ağır adımlarla yürürken bu gecenin ne kadar beyaz ve ışık dolu olduğunu düşünüyordun. beyaz ama temiz değil, ışık dolu ama bulanık… kaldırım kenarında sıra sıra yükselen sokak lambalarının aydınlattığı nem, yüzünü… Devamını oku…

Güneş Bana Dokunmak İçin – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

iştar beni al kanatlarına götür uzakların dinginliğine artık son nefesim bir kanaate gitti insan kıyamet alametinin kendisidir isterdim ki telaşsız bir günüm olsun pür dikkat dünyaya kesileyim eli kanlı hangi ağacın gölgesinde şimdi kayıtsızca dinlenebilirim iştar al beni sen büyüt… Devamını oku…

Gazaba Uğrayan Şiirlerin Adıyla – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

kalemi kavramak kılıç niyetine sağlam bir kalede bilmem ölümden dönmek midir ey şair toprakların üstünden nice ömürler geçti bekleyemeyiz artık, kıvılcım tutuştu kabbani bir yumruğun ölümünü anlatmıyorsa nedir ki şiir denizle zindanı ayıran bir yer yok gazze’de yere çalınmıyor tacı… Devamını oku…

Bir Dünya Çarpıntısı – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

kalbimin atışını kulaklarımda duyuyorum göz kapaklarımda mor bir dünya yüzü güneşi ellerimle kapıyorum bakışımı yakıyorum böylesi körlük kahrolsun diyor yağmacılar çalıp çırpan avuçları çizgi çizgi kaderden çizilmiş kendi hazin sonlarını göremiyorlar   kabil’den beri bütün tarih cinayet masası resim defterime… Devamını oku…

Kör Pahar – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

yeri belirsiz bir çıban gibi batıyorum hayata irinim içime doğru akıyorum hep yürümüyor kan kalbin hükmettiği aklıma çünkü akıl eden bir yürek değil benimki bu vakitlerde gölgelerin şavkında bir imkânsızlığı çekingen elleriyle rüzgar uyandırıyor adım atacak olsam basacağım yaprağın dedemin… Devamını oku…

Kentte Kıyametler ya da Marcovaldo – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

                          ben bu şehirde kayboldum marcovaldo esmer kokusunda sokakların düşsel bir aydınlık bekleyerek adımlarımı korkudan iki adım geri bir adım ileri sayısız kapıdan tanıdık insanların seyrederek geçişini kendi… Devamını oku…

Satranç Tahtası – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

Hamal gibi sırtında taşıdığı yorgunluklarını bir kenara itekleyerek olduğu yerde dikeldi. Şairdi. Bu sabah da her sabah gibi yeni baştan yazılmış bir şiirin ilk dizeleri gibiydi. Hem yeni hem de tanrı vergisi… Geçirdiği her dakikanın bir diğerinden farklı olması gayreti… Devamını oku…