Dargınlık Ağacı – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

güneş üfledi soluğunu şehrin yüzüne

sabah ince bir çığlıkla başladı

ahşap kapılar ve babamın her yaz geçtiği sokaklar

kim kime neyi itiraf edebilir şimdi

kış olsa kefenlenir hüzne çıkan tüm yollar

baharda yüzü ağarır kalbi çukura düşenin

fakat takvimsiz bir aydınlık

bir yağmur belki kırkindi

yağıyor durmadan taşın üstüne

büyüyebilseydi o resim o aydınlık o sabah

taş sıcak bir yuva olurdu

çepeçevre saran duvarı belki gülşenin

ben mevsimlik hevesler olmasın isterim

parmak uçlarıyla kelimelenmiş kitap

kendi ateşinde çok sesli ahşap

gibi çatırdayınca

fısıldasın taş duvardaki yorgunluğu rüzgarın:

şeytan yalnızca bir düşüncedir

 

kovulmuş düşünceler var içimde

köşede çocuklar ilk düğümlerini çözer

yumakları yuvarlanır alnıma yakın yerlere

açılan ipliğinin savruluşunu izleyen ihtiyar

daha çok gençlerin son düğümünün

hatırınadır mumların titreyen ışığı

alev ancak böyle bir sonda üşür

orada hiçbir şehir kurulmamış gibi

hiçbir ağaç yaprak dökmemiş

sonra dağılıyor toz bulutu

çöl karışıyor kirpiklerime

kovunca düşünceleri

dünya kalıyor geride

 

cebimde alın yazım ve sır

boyuna dargın bir dünya aradım

Etiket(ler): , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın