Metropol İnsanlarının “Küçük Şey”lerine Dair Anlaşılmazlıklar – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

Şimdi sana hangi gerçeği fısıldayacağımdan haberdar değilim. Bilmiyorum. İnsana dair söylenmemesi gereken ne varsa söyleyeceğim belki. Fark etmiyorum. Benim “bir cenaze kalkarken yağan yağmurun bir hükümet darbesinden sonra yağan yağmurdan” farkı nedir, söyleme cesaretini kendinde bulacak bir ruhum kalmadı. Seçip… Devamını oku…

Ve evet – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

  Sonsuz nur, sonsuz ışık, sonsuz huzur ile uyuyordu. Gecenin ona ne getirdiğinden, penceresinin dışındaki dünyada neler olduğundan, hangi el yazmasının bir kez daha gecenin saklayabilirliği kullanılarak toprağın derinliklerine gömüldüğünden, rüyalarının en derinine daldığını gösteren yüzüne penceresinden değen kesik gece… Devamını oku…

Tablo – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

  Atların şimşekli bir akşamüstünde koşuşturduğu o tablo Çocukluğum, canlandırmalarım, hayallerim, canlanmalarım. Temiz bir sayfa, yıpranmamışlık, başlangıç: Yanlış şarkı anlamıyorsunuz beni Böyle olmamalı bu şiirin başlangıcı Geceden başlamalıyım sabahlara kadar Yıldızları saymalıyım usanmadan Başka işim yokmuş gibi Bu şiiri yazmak… Devamını oku…

Seyretmeye Devam Ederken – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

  “Bana her şey yaşamı hatırlatıyor.” Hiç kimse yorgun yürüyüşlerime aldırmıyor, herkes neticede kendisine göre oldukça yorgun. Hangi bağlamda, muamma.. Sadece karşıdan gelen bir abi; sağa bir, sola bir sarhoş yürüyüşümden rahatsız, yönünü değiştiriyor. Belki de sövüyor, duymuyorum ama alışkınım…. Devamını oku…

Çocukça Bir Pembe Heves – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

  Saat ikindi sonrası; kışa göre akşam, başka memleketlere göre gece, yüreğime göre hüzün. Ve bembeyaz bir sayfaya, mürekkebin ağırlığıyla yılın ilk gecikmiş yazısı. Yazacağım kelimeler de söylediğim sözler kadar kararsız olacak biliyorum ama yine de ufak bir yolculuğa çıkalım… Devamını oku…

Senin Adın Çocuk – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

  Saatler ayarlanmadan ölüme, hafiften esen rüzgar getiriyor adını. Sancılı geçen nice gecelerde kimsenin görmediği o kayan yıldız gibisin. Bekliyorsun, bu aydınlık gecenin sabahına doğru dudaklarımızın aynı şarkıları söylemesini. Oysa akıllarımız şarkıların rengini yakalayamayacak kadar paslı ve kara. Onun intihar… Devamını oku…

Gururla Bakıyorsunuz Dünyaya – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

Gururla bakıyorsunuz dünyaya: hiçbir şey olmamış, yaşanmamış, kaybolmamış gibi… Ama bir şey demeden sussun yine de olmayan, yaşamayan, kaybolmayan! Kim bilir şu an hepimizin yaşamasıdır aslında garip ve dehşet verici olan? Doğru ama, bunları söylemenin hiçbir zaman yeri ve zamanı… Devamını oku…

‘BİR’BİRİMİZ… – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

  Ve kardeştik: çok sabahtı… Göz gözü görmeyecek kadar çok. Bir aydınlık, kör eden. Ve sığınıyorduk güneşin gölgesine. Adlarımız benziyordu, belki ruhlarımız: bir o kadar yabancı ve uzağız. Nerede, nasıl bir adım: belirsiz. Belki de hiç yok? Ve bu sefer… Devamını oku…

Dağların Çobanları… – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

  Dağların arasından çıkıyor çobanlar, kavalları yerlerde. Sürüleri önlerinde, koşturmacada. Bilirsiniz karlıydı da dağlar, erimezdi yaz-kış… –Çobanım, kavallarımı yerlere vura vura aranıyorum. Ve şimdi betonlar arasında kalmış dağlarım. Kafalarını elektrik demirlerine çarpa çarpa kaçışıyor sürülerim. Ve anlıyorum dünyaya yaşamak için… Devamını oku…