Kör Pahar – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

yeri belirsiz bir çıban gibi batıyorum hayata
irinim içime doğru akıyorum hep
yürümüyor kan kalbin hükmettiği aklıma
çünkü akıl eden bir yürek değil benimki
bu vakitlerde gölgelerin şavkında bir imkânsızlığı
çekingen elleriyle rüzgar uyandırıyor
adım atacak olsam basacağım yaprağın
dedemin eli misali yarık kuru dalların
yok toprağımda gölgeden bir sesi
rengini bilmediğim saçlarımın
bir esintiyle esnediğini mi duymuşum sanki
onca kavga kafamdan gözlerime kadar bağdaş kurmuş
tüm fısıltıların ahlaksız gürültüsüyle oturmakta
hangisi yaşama tutunabilir şimdi kaçışlarımın
yaprağın hışırtısı nasıl yankılansın
kavganın kelimelerinde alelade bir fikrin üstünde
bağırıyor ki
dağların uzağında oynaşan aydınlıklar var
bu ışıklar içinde kimler konaklar
suların masumiyeti hatırına söylesin
ben nasıl bileyim
takıldığım küçük taşların
adımlarımı kanatmasına izin vererek yürürken
dağların heybetinde korktuğu
hangi yükün altında kalıvermişim
cesareti varsa yürüsün ninemin eteğine
davudi de değil hüseyni titreyişiyle
bahçesinde onun su isteyen sesi bilir
ben nasıl bileyim
içimde gençliğimi kıran makamsız bir kargaşa
dediler
daha yorulmadan ölesiye dövülmüş gibiyiz
birbirine çarpmadan yuvarlanan kabuklarımızda
hafızayı taşıyan tedirginliklerimiz
çözülebilemez sanki kabul etmez onları toprak
nasıl yaşadıysak birbirimize değmeden öyle öleceğiz
hangi gözyaşımla karışayım şimdi ben çamura
bir göz ellerime nazar etsin de düşüreyim sırrımı
kabuğumu ninemin sesiyle bir suyu çoğalttığı
bahçelerinde kırmışım
aleve vermişim evimi uluorta kalmışım
söylesin tanrının beni dağlardan soran kayıp sesi
giderken ardında akan kaynağını
kaderle kapatmamış mı
hangi pınardan temiz bir keder dileyeyim
yalnızlık herkese mahsus bense kaybettim onu
kimse tanrıya emanet bırakmıyor artık beni

Etiket(ler): , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir cevap yazın