Bir Eser Üzerinden Kitap Okuma Serüvenime Dâir, V – Sait Alioğlu

Ortaokulun sonlarına doğru adım attığımız sol-sosyalist düşünce çevresinden 12 Eylülün ilerleyen ama kasvetinin bir türlü gitmeyip üzerimizde kaldığı bir zaman diliminde ayrılıp İslam çizgisine vâsıl olduğumuzda, “kısmetimiz kadarıyla” birçok kitabı okuma imkânımız olmuştu. Şunu baştan belirtelim ki, muhafazakâr bir aile… Devamını oku…

Bir Eser Üzerinden Okuma Serüvenime Dâir, IV – Sait Alioğlu

12 Eylül sonrası dönemde gerek sol, gerek ülkücü ve gerekse de İslam’ı gelenekçi kalıpta algılamış ve o minvalde yaşamış çevrelerden birçok kişinin ilgisinin İslam’ın hakikatine yöneldiği söylenebilir. Bir de bunların dışında, İslami çizginin kendine ellili-altmışlı yılların “siyasal, düşünsel ve toplumsal… Devamını oku…

Bir Eser Üzerinden Kitap Serüvenime Dâir, III – Sait Alioğlu

Liseye başladığımda okuma eylemim daha da artmıştı. Neredeyse her hafta bir kitap okuyordum. Ortaokul yıllarında olduğu gibi en başta maddi sebeplerden ve ailemin içerik açısından “sakıncalı” görebileceği kitapları bir şekilde temin edebilmiş olsam da gizli bir şekilde okuma zorunluluğu ve… Devamını oku…

Bir Eser Üzerinden Kitap Serüvenime Dâir, II – Sait Alioğlu

Bu serinin ilk yazısında, orta öğrenim sıralarında iken elime geçen “Bugünkü İslam Devletleri ve Ülkeleri” adlı tercüme bir eser üzerinden bir değerlendirmede bulunmuştum. Dikkat edilirse, takdim ve tehir yöntemine başvurup ilk yazıda ortaokul sıralarında elime geçen kitabı okuma serüvenimden bahsetmiştim…. Devamını oku…

Bir Eser Üzerinden Kitap Serüvenime Dâir, I – Sait Alioğlu

İlkokul sıralarında müfredat gereği okulda bize aldırılan ve ilgili derslere ait kitaplar dışında hiçbir kitabım olmamıştı. Tabii ki, kitapla birlikte bırakın kütüphaneyi, bir kitaplıktan dahî mahrumdum yaşıtım olan birçok çocuk gibi. Ama bunlara rağmen kitabım/ız varmış gibi, kitaplı gibi davranırdık…. Devamını oku…

Ramazan Dörtlüsü: Saat Kulesi Vurup Duruyordur Hâlâ

Oruç ve Kur’an ayı Ramazan kendini her yaş ve mevsime ait farklı imaj ve hatıralarla hayatımızın sonraki yıllarına taşıyor, içimizde derinlemesine yer ediniyor. Ramazan benim için köyümüz Hoşulu/Çengelli-Çamiçi yaylası (Niksar), İstanbul, Tokat ve Muş arasında dolaşıp duran bir mucizedir. Hoşulu… Devamını oku…

Kont Drakula ve Ulu Camiyi Geride Bırakarak

Kızımla Ulu camide teravih namazına gitmiştik. O zaman kaç yaşında olduğunu hatırlamıyorum doğrusu. O namazın benim için de Ulu camide ilk namaz olduğunu tahmin ediyorum. Belki Tokat’a gelen misafirleri gezdirirken bir vakit namazı kılmışımdır, tam bilemiyorum. Sulu Sokak’ta bizim vakit… Devamını oku…

Bahar “Yine” Gelince… – Sait Alioğlu

“Bahar geldi, gül açtı, ama…” Bugün miladi takvime göre 14 Mart. Buna göre, her ne kadar “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır!” denip üstüne üstlük bir de Berdü’l-acûz, yani “koca karı fırtınaları”nın sürdüğü bu ay, aynı zamanda baharın da ilk ayı olarak… Devamını oku…

Bir Dünya Çarpıntısı – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

kalbimin atışını kulaklarımda duyuyorum göz kapaklarımda mor bir dünya yüzü güneşi ellerimle kapıyorum bakışımı yakıyorum böylesi körlük kahrolsun diyor yağmacılar çalıp çırpan avuçları çizgi çizgi kaderden çizilmiş kendi hazin sonlarını göremiyorlar   kabil’den beri bütün tarih cinayet masası resim defterime… Devamını oku…

Deprem, Coğrafya ve Acılar İnsanı Kardeş Kılarken – Sait Alioğlu

Bana diyorlar ki “Yakınını kaybettin mi?” Bilmiyorlar ki biz Adanalılar, Osmaniyeliler, Hataylılar, Kilisliler, Urfalılar, Adıyamanlılar, Maraşlılar, Diyarbakırlılar ve Malatyalılar hep yakınız, hep hısımız, hep kardeşiz VE BİZ ÖLDÜK! – Vedat Kahyalar   Yukarıdaki çarpıcı cümle en başta manevi bir noktaya… Devamını oku…