Yûsûf Peygamberin Tamamladığı Çerçeve

başak

 

Yûsûf Peygamberin hayatı, mücadelesi umumiyetle ya Dîvan Şiirinde de karşımıza çıktığı gibi “Yûsûf ile Züleyha” başlıklı bir aşk hikâyesine ya da sadece kişisel bir ahlâkî çerçeveye indirgenmiştir ki bu çok boyutlu mesajları iç içe geçen bir pratiğin başına gelebilecek en büyük talihsizliklerdendir.

Yûsûf Peygamberin, Rabbine duyduğu sorumluluk bilinciyle hareket ederek zaaflarına karşı inşa ettiği eşsiz ahlâkı çarpıcı bir örnekliktedir. Yozlaşma ve çürümenin saldırılarına karşı kişiyi onaran, muttaki bir insan olarak ayakta tutan bu ahlâk her çağın insanı için mühim bir rehberdir ancak bu etkileyici duruş kişisel zaaflara direniş seviyesinde kalmamıştır.

Gördüğü rüyanın işaret ettiği hakikatini Allah’tan gelen bilgiyle açıklayarak Mısır melîkinin saygısını kazanan Hz. Yûsûf çok önemli bir inisiyatif almıştır. “Beni ülkenin hazineleri üzerinde görevlendir(in); güvenilir, bilgili bir gözcü, bir koruyucu olacağımdan emin olabilirsin(iz)” (Yûsûf Sûresi-55) diyen Yûsûf, kıtlık zamanlarına hazırlık için sorumluluk talep emiştir.

Yûsûf Peygamberin, Rabbinin kendisine verdiği ilimden yola çıkarak Mısır’ın geleceğine ilişkin son derece iddialı bir değerlendirmeyi idarecilerin ve halkın karşısında dillendirmesi; bu pozisyonunun temeline Âlemlerin Rabbi Allah’ı, tevhid inancını koyması; incelikli, hikmetli bir davetin ve etkileyici bir siyaset yapma biçiminin billurlaşmış misalidir.

Bu durumda İslâmî hareketlerin/siyasetlerin önüne konulan muazzam bir modelle karşı karşıya bulunmaktayız.

Hz. Yûsûf hem ülkenin içinde bulunduğu kritik durumla ilgili olarak kanaatlerini cesurca ifade etmiş, hem de bu meseleden yola çıkarak doğrudan idarede etkin olmayı, ekonomi politikalarını yönetmeyi, dolayısıyla da iktidarı talep etmiştir. Yukarıdaki ayet bunu açıkça ifade etmektedir. Bunu yaparken ayette de belirtildiği üzere güvenilirliği, bilgi sahibi olmayı, koruyup kollamayı öne çıkarmış, bu özelliklerin altını çizmiştir ki bu doğrudan siyasal/idârî bir ahlâk, yeterlilik/özgüven iddiasıdır.

“İşte böyle emin bir yer sağladık Yusuf’a (o) ülkede; öyle ki, dilediği yerde konaklayabilir/dilediği şeyi yapabilirdi. Biz rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz, ama iyilik yapanların hak ettiği karşılığı vermekten de geri durmayız.” (Yûsûf Sûresi-56) ayeti, Yûsûf Peygamberin Mısır’da açık bir şekilde iktidar gücünü elinde bulundurduğunu bildirmektedir. Bu ayet, Hz. Yûsûf’un Mısır melîkinden sorumluluk talep ederken güvenilir, bilgili ve koruyup kollayıcı bir yönetici olacağına dâir sözlerini tuttuğunu göstermektedir. Bu zorlu yöneticilik sınavından da alnının akıyla ve iddialarını gerçekleştirmiş olarak çıkan Yûsûf, kişisel ahlâkın yanında siyâsî ahlâkı da örneklemiştir ki özellikle günümüz için bu yönüyle üzerinde durulmayı fazlasıyla hak eder bir model ortaya koymuştur.

Ayrıca Yûsûf Peygamberin kıtlık zamanında kardeşlerine zahire verirken “tartıyı tam tuttuğunu” söylemesi de yukarıdaki değerlendirmeyi destekleyen bir örnek olarak Kur’an’da yer almaktadır. (Yûsûf Sûresi-59)

Zindanlarda zorlu mücadelelere karşı yetiş(tiril)en Yûsûf, toplumun en alt tabakasından kabul edilen mahkûmlardan en üst makamlardaki yöneticilerine kadar geniş bir yelpazedeki bütün insanlara hakîkati kararlı bir şekilde tebliğ etmiş, bütün işlerinde açıklığı öncelemiştir. Bir an evvel zindandan kurtulma arzusuyla Melîkin davetini hemen kabul etmemiş, ahlâkî tutumunun zan altında kalmasına mâni olmak için, uğradığı iftiranın bizzat sahipleri tarafından açıklığa kavuşturulmasını talep etmiş ve böylece güvenilmez, ne zaman ne yapacağından emin olunmaz bir insan olarak tanınmasının önüne geçmiştir. Şu ayet bunu veciz bir şekilde beyan etmektedir: “Amacım [eski efendimin,] arkasında kendisine ihanet etmediğimi ve Allah’ın hainlerin hazırladığı tuzakları asla başarıya ulaştırmadığını bilmesini sağlamaktı” dedi. (Yûsûf Sûresi-52)

Kişinin özel yaşamında ihânet üzre olmamasıyla beyt’ül-mâl tasarruflarında da aynı meziyeti kuşanması arasındaki bu sıkı bağ peygamberî bir ahlâkla önümüze konmaktadır. Günahlardan, süflî arzulardan uzak durmayı telkin eden bilinçle/îmânla, siyasal/toplumsal vaatlere dönük ahlâkî bağlılığın hikâyesi, yönetici zümrede kaybolan eminliğin ıslahına ilişkin bir çözüm adresi vazifesi görmektedir.

Yûsûf Peygamberin kriz ânında risk alarak iktidarı talep etmesi, buna dönük bilgi ve bilinç temelli bir modelle hazırlıklı olması ve bu modelle insanların karşısına çıkması siyasi İslâmî bir kuruculuk için bütüncül ahlâkı tamamlayan bir tavırdır; örnek alınması geciktirilemez ancak tarih boyunca üretilen toplamdaki Yûsûf Peygamber anlatısında bu parçalar maalesef ihmal edilmiştir.

 

 

 

 

Etiket(ler): , , , , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir cevap yazın