Dağların arasından çıkıyor çobanlar, kavalları yerlerde. Sürüleri önlerinde, koşturmacada. Bilirsiniz karlıydı da dağlar, erimezdi yaz-kış…
–Çobanım, kavallarımı yerlere vura vura aranıyorum. Ve şimdi betonlar arasında kalmış dağlarım. Kafalarını elektrik demirlerine çarpa çarpa kaçışıyor sürülerim. Ve anlıyorum dünyaya yaşamak için geldiysek de daha çok yaşlanıyor insan…
Ağaçların demir gövdeleri köküyle toprağı tutamıyor. Dağlar sellere tutulmuş, şehir yabancı duruyor ortalıkta.
Bu kadar zor olmamalı yaşamak. Başka bir ipten tutunarak nefes almalıyız. Ve biz olmayan hayatlara vurgunuz. Ne zaman sahiplenecek olsak yarım kalıyor kelimelerimiz. Başka dağların çobanıyız. Oysa sürülerimiz kendi dağlarımızda otluyor…