‘BİR’BİRİMİZ… – Nazlı Nesibe Kılıçoğlu

 

Ve kardeştik: çok sabahtı… Göz gözü görmeyecek kadar çok. Bir aydınlık, kör eden. Ve sığınıyorduk güneşin gölgesine.

Adlarımız benziyordu, belki ruhlarımız: bir o kadar yabancı ve uzağız. Nerede, nasıl bir adım: belirsiz. Belki de hiç yok?

Ve bu sefer uzaktan sesler: hayret ki duyuyoruz. Bir çocuk sevinci var hepimizde. Neden: ‘yabancılaşma’ heyecanı.

Ama aynı değildik hiçbirimiz. Tamam: benziyordu adlarımız, benziyordu ruhlarımız. Ya adımlarımız? Ya susmalarımız?

Yok, var: ikisi ortasında bir yol bulunacaksa bir tartışma… Vasıf bu: gerekli. Yoksa nasıl ayrılır doğru yanlıştan, yok vardan? Sahi unutmuşuz: doğru da ayrı değildi yanlıştan…

Oysa diyorum ne güzel kardeştik. Hani şu kağıt icat edilmeden önce. Sahi savaşı niçin icat etmiştik? Bilmiyoruz, ne yılı belli ne amacı… Ya biz? Olmayanların ardına düşmüşüz: olanlar bir hiç kadar uzakta…

Bir: birliktelikle kazandığımızı unutmuşuz. Ve sonu olmayan bir sona doğru hepimiz gidiyoruz. Aynı yolda yürüyoruz ve bilmiyoruz, üzerimizde kutlu bir sabah! Sahi, artık başımızı şişiren çocuklar da yok…

Birlikte sessizliğe ortak olacaktık? Aynı yollarda yürüyüp aynı şarkıları yolları çatlata çatlata söyleyecektik?   Sabrı kuşanıp her birimiz bir direniş başlatmak için yollara çıkacaktık? Yoldaş, kandaş, kardeş…

Kardeşmiş…

Yine yitirdi kelimeler anlamını. Hatırlamıyoruz: ebede kadar da unutmuşuz, her şeyi… Ne sabah umurumuzda ne gece. Yola çıkmışız ne yazar: hangi yola? Bilmiyoruz. Birbirimiz birbirimize yabancı: bir o kadar kendimiz kendimize…

Neden böyle olduk? Oysa biz ne güzeldik birbirimizle…

Etiket(ler): , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın