Metin Önal Mengüşoğlu yazılarında sık sık tenkidin ibadet olduğunu savunur, eleştirel dikkat geliştirmenin hayatiyetini vurgular. İsmiyle müsemma bir biçimde, Tasfiye’nin öteden beri edebiyat dünyasının mevcut gidişatına, ilişki biçimlerine dönük eleştirel bir yaklaşımı olduğu mâlumdur. Mehmed Âkif’ten Necip Fazıl’a, Sezai Karakoç’tan İsmet Özel’e edebiyat ortamında sorgulanamaz, hikmetlerinden sual olunmaz kabul edilen önemli isimlere yönelik tenkitlerimizi ifade eden yazılar yayınladık. Ama kimseye hakaret etmedik, şahsını küçük düşürmeye çalışmadık, bunun sertlik, başı diklik olarak anlaşıldığı ve gırla gittiği edebiyat ortamının kışkırtmasına kapılmadan, umuma dönük söylemlerimizde seçici, ve evet, sansürcü olduk. Eleştirel yaklaşıma sahip olmakla, çamura yatmak arasında fark var ve bu, söylenen sözün değerini, muhatabın algılayışını tahrif eden kıyıcı bir fark. Ragıp El İsfahani’nin “akıl ve ilimle hakka isabet” şeklindeki tanımından hareketle kısaca, hikmetsizlik de diyebiliriz buna. Eleştirmen yazdığını, topuzu hilesiz teraziyle tartmadığı, hileli terazi tartısının bir duygu haksızlığı olduğu bilincine ermedikçe, eleştiri edebiyatın ve tabii düşüncenin dar yolu olmayı sürdürecektir. Bencillik ve üstünlük duygusunun yaygınlaştığı ortamlarda eleştirel düşünce barınamaz. İzdiham’ın sitesinde Tasfiye’nin Haziran sayısı üzerinden derginin durgun olduğu, biraz hareket gerektiği yönünde bir şeyler söylenmiş. Kapağından şairi devrime çağıran bir dergiyi durağan olmakla suçlamak ilginç doğrusu. Hareketten neyi kast ettiklerini de tam olarak bilmiyoruz tabii.
Yedi İklim’de (Temmuz, 2011) Yüksel Kanar’ın Rasim Özdenören’e hakaret etmesini hareketlilik getiren bir davranış olarak sayabilir miyiz mesela? Cemal Şakar Edebistan‘da esaslı bir tepkiyle, edebiyat ortamında eleştirinin metin merkezli olmaktan, düşünsel bir karşı çıkış ve temellendirme içermekten mahrum oluşuna dikkat çekti, şu vurgusu önemliydi: “Özdenören eleştirilemez değil elbette. Sorun bunun, sevgisizlikle, bencillikle sarmalanmış bir biçimde yapılıyor olması. Bu bakışın nasıl bir bilinç/duygu körlüğü yaratacağını bile düşünmek istemiyorum. ”
Yahut son sayısında İsmet Özel’in Kürtler ve Alevilerle ilgili yaklaşımlarına tepki gösteren metinler yayınlayan Yordam dergisinin yaptığına eleştiri mi diyeceğiz? İsmet Özel’in Türklüğe yüklediği müphem anlamlara biz de katılmıyoruz, hakikati bulandırdığını düşünüyoruz, bunu defaatle ifade de ettik. Ancak şahsına dönük aşağılayıcı ifadeler kullanmak da ne oluyor? İsmet demek, ismet’in kaseti demek, kılları ağarmış bilmem nesi demek de ne oluyor? Başka bir şey oluyor bu, eleştiri olmuyor.
“…Tasfiye’nin Haziran sayısı üzerinden derginin durgun olduğu, biraz hareket gerektiği yönünde bir şeyler söylenmiş. Kapağından şairi devrime çağıran bir dergiyi durağan olmakla suçlamak ilginç doğrusu…”
Devrime çağırdığı için olabilir mi, böyle sert bi kapaktan daha fazla hareketlilik beklemek doğal bir durum
yordam süper yaptı bence. başka türlüsü işe yaramazdı…
yol yordam bilmemek oluyor. Yazar adam yazar silmez.
İsmet Özel’i eleştirmeye çalışan küçük insanlar,
sadece rezil oluyorlar.
Yordam yordamsızlık yapmış. Bir avuç barutları varken, bitirmişler. Hanelerine rezillik yazılmış…