“Kimsenin kendi sınırlarını saptayıp ben buraya kadarım diyebileceği bir nokta yoktur” der Plotin. Çünkü kendimiz olma hissini en derinden duyduğumuz an, ancak “ben” olarak kendimizi unuttuğumuz andır. Yerli Vici kabilesi üzerine bir incelemede Arjantinli antropolog Mercedes Cravero, “hasta” olan bir kabile üyesi hakkında şeflerden birinin kaygısını açıklar. Çok fazla üzüntü ve çaba içindeki şef, “hasta”nın davranışında en telaşa düşürücü özelliği tarif eder: Adam diğerlerinden uzak bir köşeye çekilip yemek yiyor ve kimseyle paylaşmıyormuş. “Yiyeceğini yalnızca kendine saklayacak kadar acı çekmesine yol açan şey ne olabilir?” diye kaygılanır şef. Velhasıl, başkalarıyla paylaşmadan kendi midesini doldurma fikrine sahip biri, yani bizim kültürümüzde ideal olan bu tip, birey uygarlığı olmayan bir uygarlıkta önemli bir hastalık gibi görülmektedir.
(Direnmek Yaratmaktır, Miguel Benasayag-Florence Aubenas, Çev: Işık Ergüden, Versus Yay, s. 80)