Yetişememiş – Elif Demirbaş

 

Dizleri yıpranmış, dirsekleri çürümüş, topukları nasır tutmuş olanlardır. Onlar ki ömürdür, doğumdur, ölümdür. Genelde bakılmasa da bakınca iç titretenlerdir. Koşsa yetişememiş, yakalasa da tutamamış kim varsa buradadır.

İnsanlar birbirini tanımaz burada, yaralar birbirini tanır.

İlkokulda okumayı en geç söken Veysel! Burada!

Çocuklarından, ailesinden dünyasına yabancı Ayşe! Burada!

Akşama değin inşaatta çalışmaktan elleri nasırdan görünmez amcam!

Yine, buradadır!

İlikleri yorgunluğu tatmış olanlar buradadır.

Onların boyları yetmez büyük adımlar atmaya, güzel günler görmeye. Boyları yetmediğinden hep karanlık dünyaları…

Evlerin perdeleri açılır her gün, belki bugün güneş doğar diye. Bir ömür açılır, kapanır. Ve bir ömür doğmaz güneş. Dert derler, illet. Bir kere yapıştı mı ya, Allah kolaylık versin bir daha kurtuluş murtuluş hak getire. Bir başına gelenden, bin şey gitmez başından. “Hamd olsun” denir ancak, her gün doğacağından umut edilen güneşlere. Doğsa da bizimdir, doğmasa da…

Uzun boylu, uzun bacaklılardan nefret ederim. Ancak sebebini bilmezsiniz. Çünkü beni tanımazsınız. Ben de bilmem, ben de tanımam. Nefretim saksı saksı çiçek büyütmelerine değil, onların katlarcası çiçeği soldurmalarından.

Fakat öyle ya ömür de, doğum da ve ölüm de; açan çiçek kadar solan çiçek de kanunların maşası olamaz. Onlar oynar, biz izleriz. Biz oynarız, kimse izlemez.

Etiket(ler): , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın