Başlığı olmayan denemeler – Ayşe Büşra Bilir

Gri ve puslu… Hafif hüzünlü dokunsan ağlayacak gibi. Dolmuş gene. Neye dolduğunu tahmin etmekte zorlanmıyorum, hemen hemen benzeşiyoruz çünkü. Dert edindiğimiz şeyler aynı, melali anlamayan nesle aşina değiliz ve o nesil bizi anlamıyor diye değil hüznümüz. Ne acılar biriktiriyor içinde biliyorum, sahte kahkahalara emanet etse de gündüzleri kendini, gecenin en koyusunda dokunuyorum hüznüne. Yüzü buruşuyor, elleri hüznün habercisi. Ellerinden anlıyorum ilk hafif hafif dokunuyorum kırışmış şaşırıp kalıyorum oysa ne kadar da genç görünüyordu diyorum çocukça şaşkınlığıma bakıyor hafifçe tebessüm ediyor.

Uzun zamandır yorgun düştü bedeni biliyorum, gece olsa da bir kuytu köşe arasam diye bakıyor daha gündüzden, neşesini yitirmiş. Ama ümidini yitirmediğini biliyorum. Bir gece konuşuyorduk baktı gözlerime sıkı sıkı. Gözbebeklerinde kendimi gördüm sadece kendimi geride kalan ne varsa yokmuş gibi öylesine özel hissettim, biraz buruk gibiydi biraz kızgın: ‘Sakın dedi sakın inancını yitirme, yitip gidenlerden olursun.’

Bir daha umuda dair tek kelime etmedim, o da hiç açmadı bu konuyu. Ne zaman yorulduğumu görse ellerimi tutar gözlerime gene sımsıkı bakar ”geçecek” derdi. Diğerleri gibi değil, zamana ihtiyacın var falan değil. Tek kelime geçecek. Tabi ki sen geçerken acı çekeceksin, aç kalacaksın, uykusuz kalacaksın, sokaklarda sabahlayacaksın, kitap okuyacaksın, müzik dinleyeceksin, akşama kadar uyuyacaksın zor olacak yani ama geçecek. Sen geçeceğini düşünürsen daha az acıtıyor, biteceği inancıyla yürüdüğünde görmez oluyorsun yollarındaki çakıl taşlarını.

Nasıl bu kadar anlayışlı olabiliyor bilmiyorum. Hem bu kadar insanla vakit geçirip hem bana kendimi nasıl özel hissettiriyor bilmiyorum.

Acaba onun için nelerden vazgeçerek yanına geldiğimi biliyor mu? Bir an kızıyorum ne gerek var buna diyorum bilsin diye mi sanki? Öyle değil de…

Bildiğine eminim, iyi şeyler yaptığımda da sımsıkı bakar gözlerime o zaman anlarım bir şeylerin yolunda gittiğini, onu kızdırdığımda benimle ilgilenmiyor genelde kaç kere sesleniyorum bir dönüp bakmıyor o zaman anlıyorum koca bir şehri içinde barındırdığını, o zaman anlıyorum bir de benim kırgınlığımı eklediğimde açtığım yaraları…

Onu ne kadar sevdiğimi biliyor mu diye çocukça bir meraka kapılıyorum. Herkes şiirler yazıyor sevdiğine bense sevgimi dile getiremezken yetmezken kelimeler, bakmaya doyamazken belki bir baksalar gözlerimden anlayabileceklerken utanmadan sevgilerini haykırıyorlar. İnanmıyorum. En küçük aksilik de çekip gidecekler biliyorum. Onun da bunu bildiğini biliyorum hatta ondan nefret edenleri bile hala barındırıyor ya içinde bu anlayışına bu merhametine hayran kalıyorum, coşkusuyla, ışıltısıyla tanıyor onu herkes. Yorgun ellerine kimse dokunmadı ki…

Henüz dinlemedi kimse ondan türküler, benden başka. Ben de tam olarak dinleyebildim diyemem. Sabah sesiyle uyandım hafifçe bir şeyler fısıldıyordu. Kocaman gülümsedim, güldü o da. Uyandın hemen değil mi dedi, kaçırır mıyım hiç dedim. Devam et diye ısrar ettim kaç kere. Olmaz dedi, canı sıkkındı biraz. Dolmuştu, dokunsam ağlayacaktı. Yağmuru yakındı. Bekliyorum…

Etiket(ler): , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın