Paramız kadar sağlık isteyebileceğimiz zamanlardayız. Dünyanın ve Türkiye’nin neoliberal dönüşümü son 30 yıldır her alanda insandan kısılarak kapitalist süreçlere akan bir rejim oluşturdu. Sosyal devletin sorumluluğu olması gereken hatta anayasa ya da uluslararası sözleşmeler gibi temel hukuki metinlerde hala yer alan sağlık hakkı geçiştirilen, sermayeye açılan yeni bir rant alanı.
“Paran Kadar Sağlık-Türkiye’de Sağlığın Ticarileşmesi” (Mustafa Sönmez-Yordam Kitap), Türkiye’de sağlık alanında son 30 yılda özellikle de son AKP iktidarında yaşanan dönüşümü istatistikler eşliğinde tartışıyor.
Sağlık, son yıllarda özel sektörün yatırım alanıdır. Kamuya oranla %70-%30 bir üstünlük kurmuştur özel sektör sağlık yatırımlarında. Özel hastanelerde üretilip SGK’ya gönderilen faturalar kamu hastanelerine oranla %40 fazladır. SGK dev bir sigorta kuruluşu olarak sermayeye kaynak akıtma işlevi görmektedir.
Taşeronlaşma temizlik işçisinden sağlık çalışanına kadar sağlık alanını tehdit etmektedir. Bu bağlamda aile hekimliği açık bir taşeron uygulamasıdır. Az elemanla (bir doktor+bir sağlık çalışanı) çok sayıda insana hizmet götürülüyor, nasıl oluyorsa? Hastanelerde performans uygulamasıyla hasta bakım süreleri kısalıyor, en az sürede en çok hastaya bakım teşvik ediliyor, hastaların ilaçları kısıtlanıyor. Devletin sağlıkta üzerine düşen sosyallik özelliği ortadan kaldırılıyor.
Özel sigorta şirketleri ile özel hastanelerin kıskacına doğru itilen halk katkı payı diye her yıl artan oranlarda cebinden sağlık katkı payları ödüyor. Yakında parası kalmayınca da hastalıktan ölecek. Yani insanlık ölmüş durumu, bizden demesi!