Yaşar Kemal tarafından 1947 yılında kaleme alınmaya başlanan ve otuz iki yılda bitirilen, diğer bir deyişle nakış nakış işlenen bir eserdir İnce Memed!
Toplamda kırktan fazla dile çevrilerek farklı coğrafya ve kültürlerle buluşan bu seri, Türk Edebiyatının en iyileri arasında övgüyle anılıyor.
Asıl adı “Kemal Sadık Gökçeli” olan Yaşar Kemal, Osmaniye’de doğup büyümüş bir yazar olarak, Çukurova bölgesini son derece iyi tanıyor ve zengin tasvirlerle bize anlatıyor.
Okurlarına hikâyeyi yaşatan bir seri…
İnce Memed serisinde de o dönemin Çukurova insanını şeffaf bir şekilde görebiliyoruz. Yaşar Kemal’in ayrıntılı ve uzun betimlemeleri Çukurova’yı ve Çukurova insanlarını gözlerimizin önüne getiriyor. Seriyi okurken hikâyeyi yaşıyoruz adeta.
Kitabın ana teması halkın yaşamı ve mücadelesi üzerine. Fakat başlangıç noktası kişisel bir hikâyeyle başlıyor.
Romanın ilk bölümünde Memed’le tanışıyoruz. Memed yoksul bir ailenin evladı… Babası ölmüş, annesi tarafından türlü zorluklarla büyütülen bir çocuk.
Romanda geçmekte olan zaman, ağaların sözünün geçtiği ve köy insanının ağanın karşısında sesini çıkaramadığı zamanlar… Ağalar en iyi şartlarda yaşamlarını sürdürürken halk, sefalet ve açlık içinde hayata tutunmaya çalışmaktadır. Yıllardır süregelen ağalık sistemini kimsenin sorgulamaya bile cesareti yoktur. Çünkü insanlar çeşitli şekillerde sindirilmişlerdir.
Aşkın Götürdüğü Yer: Kavganın Tam Ortası!
Memed’in bir sevdiği vardır, Hatçe…
Hatçe’ye olan sevdası Memed’i mücadelenin tam ortasına getirecektir.
Bu dava Memed’e birçok şeyi sorgulatacaktır:
“Memed’e olan olmuştu. Gözüne uyku girmiyordu. Düşüncelere kaptırmıştı kendini. Düşünceler kafasına akın ediyordu. Düşünüyordu artık. Dünya kafasında büyümüştü. Dünyanın genişliğini düşünüyordu. Değirmenoluk köyü bir nokta gibi kalmıştı gözünde. O kocaman Abdi Ağa, karınca gibi kalmıştı gözünde. Belki de ilk olarak doğru dürüst düşünüyordu. Aşk ile şevk ile düşünüyordu. Kin duyuyordu artık. Kendi gözünde kendisi büyümüştü. Kendini insan saymaya başladı.
“Abdi Ağa da insan, biz de…”
Hayatı, insanları, adaletin ve özgürlüğün ne olduğunu ve tüm bunların birileri tarafından nasıl gasp edildiğini sorgulamaya başlayacaktır Memed.
Yaşadığı yerde emeğin kolayca alınıp satılan bir şey olduğunu görecektir. Halkın onuru ve haysiyeti onun için dert olmaya başlayacaktır.
Köy halkını ikna etmekte zorluklar yaşayacak, bilinçlenme ve haysiyeti için büyük bedeller ödeyecektir.
Adı “İnce Memed” olarak anılacak ve Çukurova’da ağaların korkulu rüyalarının başkahramanı olacaktır.
Klişe fakat anlatılan hepimizin hikâyesi…
“Ağalar ölecek, yeni ağalar gelecektir.” Fakat modern dünyanın ağaları ölmeyecek, her dönem farklı imkân ve araçlarla tahakküm kurmaya ve sömürüye devam edeceklerdir.
Adalet ve özgürlük arayışı içimizde yer edindikçe, Memedler de baskıcı ve zorba ağalarla kapışacaktır.