Okudunuz da ne oldunuz?!

Rabia Önder, Tasfiye’nin bu sayısını almanın neden şart olduğunu yazdı!

“Direnen edebiyat” sadece bir slogan değildir. Bunu, çıkardığı her sayıyla bizlere gösteren Tasfiye dergisi, çıkardığı son sayıda da bir kez daha nelere karşı direnç gösterdiğini göstermiş oldu. “Modern Kuşatma: Eğitim” dosya konusuyla kapaktan sizleri karşılayan Tasfiye dergisi, hayli dopdolu içeriğine sizleri buyur ediyor.
Yozlaşma ortamında direnen edebiyatın öncüsü olan Tasfiye, yozlaşmayı üreten eğitimi etraflıca masaya yatırmış görünüyor. Bu sayı özellikle kitap çözümlemeleriyle dikkati çekiyor. Dergide toplam dokuz kitap değerlendirilmiş. Biz de bu kitapların eğitimle ilgili olanlarından haber etmeye çalışacağız.

Ivan Illıch’in kült kitabı Okulsuz Toplum hakkında Alaattin Uras’ın ‘Eğitim Kurtarmak ya da Okula Lâ Demek’ yazısı, okulun ortadan kaldırmanın nedenlerini izah ederken, ortaya çıkacak boşluğa alternatif önerisiyle şaşırtıcı bir düşünürün ardından gitme teklifini anlatıyor.

Taha Yasin Sarı’nın çözümlediği kitap ise Kemal İnal’a ait hayli kapsamlı olan Eğitim ve İdeoloji kitabı. Özellikle Cumhuriyet sonrası eğitimin kritik edildiği kitabı anlatan yazısıyla Sarı, Kemal İnal’in Marksist eğitimbilimi tek alternatif olarak gösterdiğini söylüyor. İnal, insanların özlem duyduğu müreffeh ve eşit bir toplumun üretim odaklı bir eğitimle oluşturulacağını belirtiyor.

Kızını okula göndermemenin nedenlerini sıralamış

Rüştü Hacıoğlu ise objektifleri, kışkırtıcı bir kitap olan Serdar Kaya’nın Endoktrinasyon ve Türkiye’de Toplum Mühendisliği kitabı üzerine çevirmiş. İronik diliyle kitabı deşmeye çalışan Hacıoğlu, İnsan kaynakları terkibinin tehlikeli biçimde insanı bir hammadde kategorisine indirgemesine itiraz etmeyen zihniyet dünyasının ima ettiği anlamı sorgulamakta. Geleceğe projektör tutan kitabın, benzerleri ile mukayeseli olarak endoktrinasyon yani algı yönetimi tasarımını mercek altına aldığını vurguluyor. En sonda ise kitabın türüne ait bir spekülasyon denemesine girişmiş Hacıoğlu.

Ayrıca kitabın yazarıyla eğitim üzerine Beytullah Emrah Önce’nin yapmış olduğu ufuk açıcı söyleyişi de dergide meraklıları bekliyor.

Bir diğer kitap olan Zorunlu Eğitime Hayır hakkında da deneme tadında bir çözümleme yapmış Ayşegül Çimen. Yazının başlığı kitapta bir bölümün başlığı olarak geçiyor. Caterina Baker’in kızını okula göndermemenin nedenleri hakkında yazıldığını söylüyor, yine kızına yazılmış kitap. Bu eylemde yaşadığı zorlukların anlatıldığı kitapta, eğitim olgusunun yol açtığı bozunmanın önüne geçme içgüdüsü olduğunu söylüyor Caterina Baker. Baker, okula karşı çıkış serüvenini şöyle açıklıyor: ‘Önümüzde iki çözüm yolu var. Ya sistemi baltalayacağız ya da onu tanımayacağız. Ben ikinci yolu seçtim; çünkü birincisini uygulamak için sinirleri son derece sağlam bir gerilla olmak gerekiyor.’ Caterina Baker’in kitabı, okula karşı girişilecek bir eylemin deneyimini sunabilir Türkiye’nin şu zamanlarında.

Köy enstitüleri

Mürşide Gökgöz ise Özge Yayınları’ndan çıkmış bulunan Mehmet Bayrak’ın Köy Enstitüleri ve Köy Edebiyatı kitabını gözüne kestirmiş bulunmakta. Kitabın ilk kısmı dönemin siyasal sosyolojisini tahlil ederek sistemin köy enstitülerini neden açtığı ve kapattığı nedenselliğini anlatmakta. İkinci bölümde ise kitapta Kemal Burkay’dan yapılan alıntılarla sürecin nasıl işlediği anlatılmış. Laik Kemalist söylemleri köylere sokmak, üretilen ulus kimliği inşa yolunda feodal ekonomik düzeni çözecek olan Toprak Reformu’nu gerçekleştirmek olarak açıklıyor Gökgöz. Burkay’dan şu önemli: ‘Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte hedef açıkça çizilmişti: Çağdaş uygarlık düzeyine yükselmek. Bununla kastedilen elbette, ileri kapitalist ülkelere erişmek, o nitelikte bir toplum kurmaktı. Ancak bir ‘batı toplumu’ olmak için üst yapıda girişilen hızlandırıcı reformlara ve burjuvaziyi palazlandırmak için alınan tüm tedbirlere rağmen 1930’lara gelindiğinde ekonomik alanda önemli bir gelişme sağlanabilmiş değildi. Geri kalmış bir ülkenin, emperyalist dönemde kapitalist yöntemlerle hızla kalkınması olağandışıydı. 1930’lardan itibaren bu kez devletin ekonomik hayata müdahalesi arttırıldı.’ Burkay, bu hedeflerle açıldığını söylediği enstitülerin sonraki zamanlarda bir emekçi hareketine dönüştüğünü söylüyor. Kitabın üçüncü kısmında ise köy enstitülü sanatçılar isimleri ve eserleri ile beraber sunulmuş. Köy edebiyatının önemli isimleri eserlerinin içeriği ile birlikte tanıtılmış. Son kısımda ise köy edebiyatı ve sorunlarına değinilmiş.

İşte bahsettiğim kitaplar bunlar. Diğer kitap değerlendirmelerini ve şiirleri, öyküleri, denemeleri ve eleştiri yazılarını da okumak için hemen bir Tasfiye edinin derim ben. Dergiye nereden ulaşacağınıza, nasıl edineceğinize dair bilgileri derginin sitesinde bulabilirsiniz.

Rabia Önder – Dünya Bizim

Etiket(ler): , , , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Okudunuz da ne oldunuz?! için 0 cevap

  1. Anonymous diyorki:

    zorunsuz eğitime evet..

Bir yanıt yazın