Neyi kaybettiğimizi hatırlayarak…

yazıya

Öyle kirlenmişiz ki topyekun… Boğazımıza kadar çamura saplanmışız. İnsani hasletlerimiz sadece çocuklarda kalmış. Karşılıksız, beklentisiz seven, paylaşan çocuklarımızda.

Ameliyatından sonraki istirahat evresi geçince Cahit’i okuluna götürdüm. Arkadaşları “Cahit!” diye seslenerek koşuverdiler. Biri çantasını aldı, diğeri bir kolundan tuttu. Gözlerindeki sevgi ve merhamet neyi kaybettiğimizin açık işaretiydi.

O kadar kirlendik ki, beşinci sınıfa giden çocuklarda kaldı sevgi, dostluk, merhamet… Reis Bey’de Necip Fazıl’ın uzun tiradını hatırlayın. “Bir merhamet yangını”ndan bahsediyordu ya kahramanı, işte o merhamet yitip gitti. Hayatımızın bütün alanları rekabetin tesirinde çürüdü, yozlaştı. Her şeyin karşılıklı olduğuna iman, paylaşmaya, bağışlamaya, affetmeye olan imanın önüne geçti.

O kadar yaralıyız ki… Sadece çocuklarımızda kalan sevgi ve merhamet de insanlığa fazla gelmiş olacak ki çocuklarla beraber onları da toptan katletmeye kararlıyız.

İnsanlık, kapitalizmin tahakkümünde çocuklarıyla birlikte mezara koyarken karşılıksız sevmeyi, bir yandan da Suriye’de, Afrika’da, Irak’ta, Afganistan’da gül yüzlü evlatlarımızı hayatın elinden çekip alıyor. Kahrolası hesaplar güneşli güzel günleri haram kılıyor.

İhtiras, yağma ve talan tutkusu, iktidar arzusu… Çocuklarımızın göz bebeklerindeki ışığın yanında hepsi birer sefil tabloya dönüşüyor.

Çirkinlikleri örtüyor Cahit ve arkadaşlarını buluşturan o içten ve masum bakışlar.

Neyi kaybettiğimizi hatırlayarak insanlığımızdan bir kez daha utanıyoruz.

“Ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz.” demişti Reis Bey’de idam edilen genç.

Merhametini yitiren insanlık nasıl ağlayabilir!  

 

Etiket(ler): , , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın