Cahit’i okulundan almaya gittim. Yanımda Sacit var. Dışarda genç bir karı koca, onlar da çocuklarını almaya gelmişler, Fikrethan. Cahit’le aynı sınıfta. Baba işçi.
Sacit, düzayak okulu yokluyor. Birkaç basamaklı merdivene çıkıp sonra iniyor oradan, bana bakıp gülüyor. Her seferinde biraz daha yaklaşıyor içeriye. Maksadı en nihayetinde okulun içine girmek. Yoklamayı, keşfi seviyor.
Burası benim daha önceden öğretmenlik yaptığım okul. Dönüştürülmüş sonra. Ders anlattığım sınıflara bakıyorum. Yıllar geziniyor kafamda. Yüzler, isimler, muhabbetler. İtiş kakış. Öğrencilerim. Derslerde yaptığımız tartışmalar.
Sonra zil çalıyor. Çocuklar çığlık çığlığa. Hepsi beşinci sınıf. Küçücükler. Öyle fırladılar ki okuldan. Aklıma, kimindi, madem o kadar çok seviyor çocuklar okulu da neden koşarak çıkıyorlar son dersten, diyordu, o geldi.
Sonra üç oğlan çocuğu. Biri diğerini itti. İtilen çocuğun kafası diğer çocuğun kafasına çarptı. Kafasını tutarak o gürültünün içinde bir şeyler dedi çocuk ya, duyamadım. Birkaç çocuk başına toplaşınca sanırım daha da kötü hissetti kendini.
Yanına vardım, tamam bir şey yok, yanlışlıkla oldu. Kafasını okşadım. Gözünden birkaç damla yaş süzülüverdi. Benim de gözlerim, sanki ağlayacağım. Çok kötü oldum. Kucakladım çocuğu. Üzülme olur, dedim, gönderdim.
***
Akşam bilgisayarın başına geçince gereksiz dosyaları sileyim dedim. Eski makine. Temizlik imandan ya, temizlemeyince zorlanıyor. Cahit kendine bir klasör yapmış. Ne var içinde diyorum, Cahit oyun depolamış diyor annesi.
Epeyce de yer tutmuş klasör. Bunları buraya kaydetme diyorum. Cahit geliyor, kendisi silecek.
Siliyor birkaç tane, şu kalsın diyor. Ben onu da siliyorum. Sonra yanımdan, uzaklaşıyor Cahit. Ağladı baba, diyor Melike.
Oğlum diye sesleniyorum, Caahiit. Tamam geri yükledim gel. Geliyor birazdan, neden ağladın oğlum, diyorum. Gel öpeyim seni.
Cahit kucaklayınca bizi, başını göğsümüze, karnımıza gömer. Haylazdır biraz ama dayanamam ki. Bi kötü oldum.
Göğsüme gömdüğü yüzünü göremiyorum.
Boynundan öptüm.
Ne yapsın, Cahit işte. Bir türlü büyüyemedi gitti. Gerçekten de “Hep Çocuk”…
Sevmek, ve hep çocuk sevmek,,,
Öğretmen değilim, pedagojik eğitimde almadım üstelik…
Ama bir yerlerden fısıldandı kulağıma , bu devre , hele insanlığa çocuklar renk verecek…
Bakarken gözlerimiz kamaşacak, güneş tadında…