Her tarafta kedi var, köpekler daha az gibi ya da bana öyle geldi. Sanırım köpeklerle ilgili tehdit algısı daha kuvvetli. Nihayetinde bir ısırılma tehlikesi var. Kedi ısırmaz ama tırmalayabilir ama insanlar tırmalamadan pek korkmuyorlar.
Kedilerin beslenmesi, barınması da kolay. Her deliğe giriyorlar. Çöp kutularına, balık-tavuk atıklarına daha çabuk ulaşıyorlar. İnsanlar da düşük yoğunluklu tehdit algılarından dolayı kedileri şevkle besliyorlar. Maşallah kediler epeyce irilmişler. Yiyip içip yatıyorlar.
Kapkara kediler sokak aralarına süzülüveriyor, ansızın bir gölge gibi önümüzden geçiyorlar. Nedense kedinin karası insanı tedirgin ediyor. Böyle alalı bulalı, beyazları fazla kediler öyle değil. Onlar sevilmek için yaratılmışlar. Hele yavruları, onlar için bütün sevgi sözcükleri az gelir.
Küçükken bir Van kedimiz vardı: bir gözü mavi, bir gözü kahverengi. Bambaşka bir mucizeydi. Babam Van’dan getirmişti galiba. Aileden bir ferd gibiydi. Onca kalabalığın içinde kaybolup gidişi fena dert olmuştu.
Kedi işte, kayıp gidiyor birden; ürpertiyle sevgi arasında başka bir ayarda.