Kurban arifesinde işte, nasip oldu Niksar’ı şöyle bir dolaşayım dedim. Bengilerden başladım çarşıya doğru yürümeye. Niksar İmam Hatip Lisesi’nde geçen yedi yılım aynı zamanda Niksar’ı her gün dolaşma yıllarımdı. Bugünkü dolaşmanızda ister istemez o yılları da yanınıza alıyorsunuz.
Bengiler’de araçlar caddeyi işgal etmiş. Park halindeki araçlar yüzünden kaldırımlarda bile yürümek zor. Zaten Niksar’da kaldırım aramak beyhudedir. İki kişi yan yana yürüyemez. Tarihi şehir, cadde ve kaldırım cihetinden nasipsizdir.
Niksar’da ekonomi çöküp işsizlik tavan yapsa da, nüfus sürekli azalsa da araba ve market sayısı süratle artıyor. Şok’lar, BİM’ler, A101’ler, Marka’lar derken yağma furyası küçük esnafı tamamen tüketmiş. Küçücük Niksar’da büyük sermaye cirit atıyor.
Niksar Ovasının bereketi, çiftçinin küresel tarım politikalarına galebe çalmasına yetemiyor. Patates, soğan külliyen zarar. Tütün ekimi tatlı bir hatıra oldu. Şekerpancarı kotaya tâbî… Bunların kaçınılmaz neticesi göçten başka ne olabilir ki?
Bir bayram telaşındaydı Niksar ama sönmüş, solmuş simasıyla acınası yaşlılar gibiydi. Son anlarının yüzüne vurduğu acı içimi burktu. Üzerine bir ölüm sessizliği çöküvermişti. Çocukluğumun başkentini böyle görmek beni fena hırpaladı doğrusu. Niksar’ın üzerine çöküveren ölüm sessizliği benim de moralimi alt üste etmeye yetti.
Bazı mağazaların akşam vaktinin yaklaştığını da hatırlatan ışıkları eşliğinde son müşterilere bayramlık verme telaşı güzeldi ya aynı ölüm hastalığı onları da yakalamıştı. Ta yukarıya çıktım, Belediyenin önündeki ulu çınara şöyle bir nazar fırlattım. O, orada durdukça ben de varım gibi bir his oturdu içime.
Üst taraftaki caddeyi daha çok severim, belki başkaları da öyle. İç içe geçmiş daire ve dükkânların minik dünyasını arşınlayarak hızla aşağıya doğru yürüdüm. Saadet Partisi sanırım aynı yere devam ediyordu; RP ve FP’nin de kiracısı olduğu aynı yere. Adil düzen, neden olmasın! Ünye hamamından hemen sağa dönünce, Maduru’ya doğru “Öğretmen Ahmet Örs Sokağı.” İyi bir armağan. Şöyle bir bakış fırlattım, olur ya sessiz sedasız kaldırılmasın.
Sonra TOKAD Niksar Temsilciliği, İlyas ve Hilal kardeşlerimizin yokluğuna biraz hüzünlenmiş gibi sessizce bekliyordu cephesini. Niksar’da bir direniş cephesi… Solmaya yüz tutan şehri ayağa kaldırmaya muktedir olabilecek mi?
Çöreğibüyük camiinin avlusu, içi çocuklukta da ilginç gelirdi bana. Girmeye korkarsınız. Yanında Lülecizade kardeşler çeşmesi. Çocukken az muhabbetini yapmadık derslerde. Allah’ım Niksar o zaman dünyanın en büyük şehriydi!
Kederli gezinin acınası finali: Bugünün siyasetsizliğinin son örneği. Bir binanın ikinci katında şöyle yazıyordu: HAS Parti, Niksar İlçe Başkanlığı…