yasakmeyve’nin 59. sayısında, Türkçe şiirde “anne teması” üzerinde duran “içli” bir yazı var. Türkan Yeşilyurt’un yazısına alıntıladığı bazı şiirleri paylaşmazsak olmaz:
Annemin n’aşını gördümdü;/ Bakıyorken bana sabit ve donuk gözlerle./ Acıdan çıldıracaktım./ Aradan elli dokuz yıl geçti./ Ah o sabit bakış el’an yaradır kalbimde (Yahya Kemal)
iki şey var ancak ölümle unutulur/ anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü (Nazım Hikmet)
Bir gün sılaya geldiğimde,/ Bir şeyler sezersen halimde,/ Hiç şaşmayasın anacığım./ Başımı koyup dizlerine,/ Uzun uzun ağlayacağım,/ Bütün insanların yerine (Cahit Sıtkı Tarancı)
Pencerem kuşları çekmiyor/ Soluğu azaldı nergislerin/ Üç tarak olsa taranmaz Yuku-Lili’nin saçları/ Ben annesi çalışan bir çocuğum (Gülten Akın)
Yazıda göremedik ama Gülten Akın’ın şiirinin yanına Cahit Zarifoğlu’nun “Çalışan Anne” şiirini koymak gerekir hani:
Korkunç bir/ fırtına çıkıyor/ annem evden gidince (Cahit Zarifoğlu)
Annemin bana ilk öğrettiği kelime/Allah, şahdamarımdan yakın bana, benim içimde/ Annem bana gülü şöyle öğretti/ Gül, Onun, o sonsuz iyilik güneşinin teriydi/ / Annem gizli gizli ağlardı dilinde Yunus/ Ağaçlar ağlardı, gök koyulaşırdı, güneş ve ay mahpus (Sezai Karakoç)
Tabi yazıda daha fazlası var. Bunları okuyup da şarkılarını “anne-sevgili-mücadele” üçgeninde kuran Ahmet Kaya’dan “Kaçak ve Anne”yi dinlememek olmaz: http://www.youtube.com/watch?v=-nvnbRFwn0Y