Yeni Medya Düzeni: Televizyonun Siyasetsizleşmesi

Asım Öz’ün birkaç yıl evvel Umran’da yayınlanan bir yazısının başlığı “Gazetelerin Edebiyatsızlaşması”ydı. Televizyonlarda edebiyat pek yoktur, TVNET’i ve TRT2’deki “Derkenar”ı saymazsak hâlen yok. Elif Şafak’ın erkek kılığına girme görüntülerinin yayınlanmasını, Bedia Ceylan Güzelce’nin, Serdar Turgut’un veya Yekta Kopan’ın programlarını göz önünde bulundurursak edebiyatın televizyonda pek işinin olmadığını söyleyebiliriz aslında. Elini attığı şeyi içeriği ne olursa olsun değersizleştiren günümüz “iletişim” araçlarının varoluş şartları gereği pek matah şeyler olmadığını ve medyanın hâline üzülmenin gereksizliğini not ederek başlayalım öyleyse bu yazıklanma değinisine.

Gerçi edebiyatın yokluğu izleyici açısından da pek dert edilecek bir şey değildir ancak siyasetsiz bir televizyona alışık değil kimse; hararetli tartışma programları büyük Türk televizyonculuğun doğasına ait gibidir. Kanalların birçoğu böyle gürültülü kavgalarla dolup taşarken, izleyiciye nispeten düzeyli siyasal değerlendirmelerin yapıldığı tartışma programlar sunan, anaakım söylemin ve genelgeçer kanaatlerin dışında kalan farklı  görüşlere de yer veren bazı yayın kuruluşları vardır. Daha doğrusu vardı. Zira yaz aylarının başında başta NTV olmak üzere ekranlardaki siyasal tartışma programlarının büyük bir bölümü ortadan kalkmış durumda. Banu Güven’in programında BDP’li Leyla Zana’yı konuk etmesinin kanal yönetimince engellenmesi üzerine istifa etmesi ile başlayan ve Ruşen Çakır-Mirgün Cabas ikilisinin hazırladıkları “Yazı İşleri”nin yayından kaldırılması ile devam eden süreçte NTV’deki tartışma programlarının neredeyse tamamı yayından kaldırıldı ve yerlerine magazinel içerikli yeni programlar konuldu. Banu Güven’in aralarında Cihan Tuğal, Altan Tan, Sırrı Süreyya Önder, İsmail Beşikçi, Koray Çalışkan, Ömer Laçiner, Abdülkadir Aygan, Pınar Selek, Eren Keskin (Özgür Gündem genel yayın yönetmeni) ve Ömer Madra’nın da bulunduğu muhalif kimlikli kimseleri ve ekranlarda pek yer almayan mimli isimleri programına çıkardığını hatırlayalım. Mayıs’ın sonu, Haziran’ın başı itibariyle “Doğrudan Siyaset”, “Oğuz Haksever’le Son Söz”, “Yazı İşleri”, “Banu Güven’le Artı”, “Basın Odası”, “Can Dündar’la Canlı Gaste”, “Mirgün Cabas’la Her Şey”, “Neden” ve “NTV Soruyor” gibi uzun bir süredir yayınlanan programlara ara mı verildiği de tam olarak belli değil. Ancak NTV’nin sitesine baktığımızda geçen sene bu programların önemli bir bölümünün yaz aylarında yayınlanmayı sürdürdüklerini görebiliyoruz. Seçim sürecinde Ak Parti karşıtı yayın yaptığı eleştirisi alan kanalın yayın politikasında gerçekten köklü bir kırılma söz konusu. Yakınlarda Doğuş Grubu tarafından düzenlenecek olan, katılmak için 850 ya da 650 TL gibi yüklü bir parayı gözden çıkarmayı gerektiren, Wikileaks yöneticisi Julian Assange’ın da konuşmacı olduğu konferansın adı “Yeni Medya Düzeni”. Ne tesadüf! Mete Çubukçu’nun bu yeni yayın politikası dahilinde haber müdürü olarak kalıp kalmayacağı ve şimdilerde gezi programı yapan Mirgün Cabas’ın akıbetinin ne olacağı ekranların siyasetle bundan sonraki ilişkisinin hangi düzlemde süreceğini ayırt edebilmek ve yeni medya düzeninin ne yöne gittiğini fark edebilmek açısından merak konusu…

Etiket(ler): , , , , , , , , , , , , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın