Tağuta, Firavuna, Ebu Cehil’e ne olmuştur?

metod

 

İslami Hareketlerin nasıl bir metod üzere yol alacağı Hz. Peygamber’in mücadelesi örnekliğinde çokça ele alındı. Birçok yazar önemli çalışmalar kaleme aldı. “Nebevi Metod” terkibinin akıllara kazınması bu yoğunluğun kanıtıdır.

Mekke ve Medine dönemselleştirmeleri, genellikle zalim diktatörlükler çağında keskin ayrımlarla sunuldu Müslümanlara. Ebu Cehillerle çağdaş diktatörlükler arasında ayrı isimler dışında herhangi bir farklılık yoktu sonuçta. Bu durum meselenin ele alınıp tartışılmasını, berrak sonuçlara ulaşılmasını da kolaylaştırıyor, safları tek bir hizada toplayabiliyordu.

Mekke Resullerin Yolu, Nebevi Hareket Metodu, Tarih Boyunca Peygamberlerin Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamber’in Hayatı, Yoldaki İşaretler, Kur’an’a Göre Hz. Peygamber’in Hayatı, Mekke Dönemi ve İşkence gibi birçok kitap keskin ayrımların rahatça görülebileceği, yöntem hususunda üç aşağı beş yukarı ortaklaşabilen eserler olarak yol haritalarını netleştirmeye çalışan Müslümanlar tarafından yoğun bir şekilde okunup tartışıldı.

Özellikle safların keskin bir şekilde ayrıştığı Kemalist Türkiye İslamlaşmasında tablo kendini bu şekilde gösterdi. Kemalist sürecin evrildiği dindar kapitalist zamanlara gelindiğinde değişen koşullara uygun bir söylem, yeni bir yol haritası ise ortaya çıkmadı.

Şimdi kafalar bir yandan son derece karışıkken bir yandan da karmaşayı unutmaya çalışan aldatıcı imajlarla malul. “Hangi dönemdeyiz?” sorusu keskin bölümlemeye alışmış İslamcı zihni dönüp dolaşıp rahatsız etmeye devam etmektedir bir yandan; bir yandan da “Mekke”nin geçtiğine çoktan kani ancak “Medine” demeye de dilin varmadığı bir trajedinin tam ortası…

Çokça ezan ve Kur’an okunduğu, dini dilin alabildiğine yaygınlaştırıldığı için ulu orta “Mekke” denmeyen bu kapitalist çağa bir yandan “Medine” de denemeyecekse izah bekleyen bir durum var demektir ortada. Başka bir kavramsallaştırmaya muhtaç bir zamandır yaşanılan… İşin kötüsü ortada derli toplu teorik bir çalışmanın olmayışıdır.

Bu kavşak bir yandan doğurganlığı, bir yandan umutsuz kısırlığı gösteriyor. Mekke ve Medine nedir? Tağuta, Firavuna, Ebu Cehil’e ne olmuştur? Küreselleşme biçiminde arz-ı endam eden yeni Ebu Cehil düzeniyle yeni dindarlığın trajik münasebeti Nebevi Metod’un hangi aşamasına dâhil edilecektir? Kapitalist gidişatın gömdüğü yoksul emekçilerle Mekke’nin doğar doğmaz toprağa yollanan isimsiz kız çocukları kıyaslanınca ortaya çıkan durum İslami davetle ilgili hangi tartışmaları körükleyecektir?

İşte bu yüzdendir ki eski kitaplarımız çok kıymetli olsalar da bu başka zamanların Müslümanları başka metodlar tartışmadıkça rahat edemeyecekler

 

Etiket(ler): , , , , , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın