Nazım Hikmet, bundan 47 sene evvel 3 Haziran 1963’te Moskova’da ölmüştü. (Yoğun Gazze filosu gündeminden dolayı üstadı birkaç gün geç andık, affola!)
Türkiye’de edebiyat dünyasının en popüler ismi gibi geliyor bana.
Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’nün yıllarca süren şefkatli hapishane misafirperverliklerinin kurbanı olan Nazım’ın bugün bir kısım Kemalistin bayrak şairi olması tarihin garip cilvelerinden olsa gerek!
Başka bir cilve de muhafazakâr hükümetin Nazım’a vatandaşlık hakkını iade etmesi olmalıdır. Dünün faşistleri bugün solculuk soslarıyla yürüttükleri muhalefetlerine onu alet ediyorlar ama o zaman vatan haini damgasını şaire çoktan ve bağırarak vurmuşlardı.
Şiirlerini pek okumuyorum ama sevenlerini onunla birlikte diğer sevdiklerini birlikte düşünecek bir beyin fırtınasına tutulmalıdır.
Nazım da hafiften Kemalist'tir bunu da unutmayalım. Memleketine geri dön diye Adnan Menderes'e katı ideolojik duvarlar yüzünden hep dirsek çevirmiştir. Türk Solu ezelden beri kemalistlerle barışıktır bunu unutmamamız gerekir. Roni Marguiles, Ferhat Kentel veya Fikret Başkaya gibiler solda hep azınlıktadır. Bu böyle biline…
Nazım Hikmet'in Kemalizmle ilişkisi dönemden döneme değişmiştir, Kuvayı Milliye Destanı'nı da yazmıştır ama Mustafa Suphi olayıyla ilgili şiirinde “Sarı Kemal” ifadesini kullanmıştır. Bu konuda daha ayrıntılı bir okuma için Ali Değirmenci'nin Yozlaşma ve Baskı Ortamında Sanat(Ekin y., 2008) kitabına bakılabilir.