Milli Kumar

“Kumar dememek için ‘şans oyunu’ deniyor… Aslında portesi on milyarlarca dolar
olan bir kumar değil mi söz konusu olan? Doğrusu milli piyango değil, milli
kumar olması gerekir. Toto, loto, şans topu, bahis, iddaa, kazı-kazan, at
yarışları, paralı yarışma programları, vb.  devasa bir kumar sektörüdür.  Ahlâkı
en çok ve en hızlı erozyona uğratan pis bir sektördür. Çalışmadan, bir emek
harcamadan da ‘kazanılabildiği’ bilincinin yerleşmesini sağlıyor. Aslında genel
bir çerçevede bu ‘oyunlar’ oyuna dahil olan emekçi halk kitleleri için bir tür
ek vergi demektir… Amaç işlevi birilerini ‘ütmek’ olsa da, asıl tahribat
ahlâkî erozyonla ilgilidir.

Slogan şöyle: “Pekâlâ siz de kazanabilirsiniz! Neden
olmasın”? Siz küçük hırsızların ayıplandığına, kötülendiğine, lânetlendiğine
bakmayın, sistem büyük hırsızları görünmez kılmak için onları cezalandırıyor.
Zira büyük hırsızların daha çok çalabilmesi için küçüklerin engellenmesi
gerekiyor. Siz hiç mahpusanelerde ‘büyük hırsız’ gördünüz mü? Oysa mahpusaneler
her zaman küçük hırsızlarla doludur. Büyük hırsızlar ancak istisna olarak orada
bulunurlar… Fakat büyük hırsızların ‘en büyük hayır sever, yoksul dostu’
olarak sunulması da burjuva uygarlığının bir ironisidir. Çaldıklarının çok küçük
bir kısmını hayır işlerine harcarlar, hayırseverliğin timsâli olarak
cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların elinden ödül alırlar… Elbette toplumsal
ahlâkın hızla aşınmasında reklamların da çok önemli bir dahli söz konusu.
Reklamlar daha çok satmanın [daha çok üretmenin de tabii], daha çok tüketmenin,
daha çok yok etmenin ve kirletmenin hizmetinde. En çok kirletilen de bizzat
insanların kendisi olmak kaydıyla… Reklamlar insanları alıklaştırıyor,
bönleştiriyor, ahmaklaştırıyor, onları bir çeşit tüketen robotlara dönüştürüyor,
düşünme, ‘bağımsız karar verme’ yeteneklerini dumura uğratıyor…”
Fikret Başkaya

 

Ak Parti döneminde özellikle müslümanların bu konuda sus pus olması düşündürücü değil mi?

 

Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın