hanımlara özel haller -kitap dört- tüm dünyanın kadınlarıyız biz

gazeteci yazar ayşe böhürler tarafından  on dört bölüm olarak hazırlanan “duvarların arkasında müslüman ülkeler de kadın” belgeseli, timaş yayınları tarafından kitaplaştırılmıştır. dört yıllık bir çalışmanın ürünü olup, ayrıca üç kıtadaki on üç Müslüman ülkeden yaklaşık iki yüz kadınla görüşerek hazırlanmış  “Duvarların Arkasında” projesi. çeşitli statülerde yaşamlarını sürdüren kadınlarla yapılan röportajlardan oluşan eser, salt kadınların görüşlerini içermenin yanı sıra, o ülkedeki dinin, geleneklerin, toplumsal koşullarının, ekonomik refahın kadınların yaşamlarına nasıl yansıdığı bizlere aktarıyor. batılıların buğulanmış gözlerinden oryantalist bakış açısının yansıyışını anlamaya ve anlatmaya çalışıyor yazar aynı zamanda. bu ülkeler hakkında bilgi edinmek isteyenler içinse kitap başlı başına bir kaynak niteliğinde.

müslüman ülkelerdeki hal vaziyeti bizlere yansıtacak olması sebebiyle yazar ayrıca tebrik edilmeli. çalışmanın batılı ön yargıları yıkmak ve yakından görmek için çıktığını söyleyen yazar aslında bizim de ön yargılarımızı kırdığının farkında mı bilmiyorum. aynı dinin ve aynı coğrafyanın meydana getirdiği toplumlar olarak, islam alemine türkiyenin yakın uzak kalışı çalışmanın gözler önüne serdiği şaşırtıcı gerçeklerden sadece biri.

“”Türkiye’de kadın hareketi 18. yüzyılın sonunda başlamış. Burada seküler hukuk ciddi mesafe kat etti. Ayrıca Türkiye, 16 devlet kurmuş bir medeniyete sahip. Gittiğimiz ülkelerin çoğu yeni bağımsız olmuşlardı. Belgeselin çekimleri tamalanınca ‘Nereye aitiz,’ diye düşündük. Doğrusu kendimizi Doğu’ya ait hissetmedik. Belki Batı’ya daha çok.. Sanırım ortadayız.”

farklı ülkelerdeki kadınların sanat ve kültürün hayatlarındaki yeri, politikadaki başarıları, sivil toplum kuruluşları ile ilişkileri, çalışma hayatları, yaşadıkları sıkıntılar ülkemiz kadınlarının ve aslında müslüman bir kadının çıkmazlarını içerdiğinden içimizde yankısını buluyor. kadınlara dair ön yargıların geleneğe bulanarak islam adını alması aslında müslüman kadınların bundan şikayetçi olup haklarını sonuna kadar bilmesi ve savunmasının gerekliliği sonucunu doğuruyor. birçok konuda olduğu gibi kadın konusunda da mutabakatın islam ülkelerinde sağlanamamış olması ise düşündürücü. yazar duyduklarını size birinci ağızdan sunarken siz tüm bunların ışığında derinlere dalıyorsunuz. bu ise kitabın etkisini artırıyor.

“Böhürler İslam ülkelerindeki kadınların modernizme açık olduklarını anlatıyor. Ancak onların modernizmi algılayış tarzının, Batı’nın dayattıklarından farklı olduğunu söylüyor: “Kadınların çoğu ‘Condoleezza Rice’ın dayattığı modernliği, özgürleşme modelini istemiyoruz,’ diyor.”

şimdiye kadar bu konunun ihmal edilmişliğine dair olan inancınız artsa da birçok ülkedeki iyileşmeler umut verici. ancak bu çıkışları ne batı görüyor (yazara göre) ne de müslümanlar (bana göre). batı haritanın doğusuna peçe takıp islamı böyle tanıtmaya devam ederken, müslüman erkekler ise kadına dair her çıkıntıya feminizm diyerek kadın baskısını içselleştirmiş kadınlar oluşturuyor. modernizmin ve telekomünikasyonun ise gelişmesiyle kadına dair cevaplanmayan bu soru/n/lar ise ihmalkarlık ve işlerine geldiği gibi sebepeplerle artarak devam ediyor. ne müslüman kadın ne yapacağını biliyor, ne de müslüman erkek müslüman kadının nasıl davranması gerektiğini biliyor. sonuçta tüm çıkışlar tek başına kalarak şekilleniyor.

“Kendi değerlerini korumak istediklerini; İslam’ın erkekler tarafından cahilce yorumlanmasından şikayetçi olduklarını anlatıyorlar. Batı’nın aile değerlerini yitirdiğini, kendilerinin öyle olmak istemediklerini söylüyorlar.”

çalışmada benim en çok dikkatimi çeken kısımlardan biri ise şu: malezya anaerkil bir toplum, türkiyenin zıttı. yani sudan, endonezya gibi. erkek hizmetçileri var, miras hakkı kadının ve karı koca kavga ederse eğer erkek annesinin evine gitmek zorunda. bu fenomen başlangıçta bize komik ve hayret edecek kadar ilginç gelse de aslında ataerkil toplumlarında bundan farkı olmadığının aklımıza gelmemesi düşündürücü. yani şu soru sorulmaya değer: türkiyedeki kadın algısının ne kadarı islami ne kadarı geleneksel? islam alemindeki kadın algısının da ne kadarı islami ne kadarı geleneksel?

konu kadın ve islam dünyası, hele haritanın doğusu olunca söylenecek şeylerin çok olmasına rağmen yazar dosyasını açtığı gibi kapatarak konuyu noktalıyor. okunası bu kitabın düşüncelerimize farklı pencereler açması dileğiyle.

tuba kaplan

 

 

 

Etiket(ler): , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın