BİR NOKTA, Sayı: 102, Temmuz, 2010
Bir Nokta’nın Mürsel Sönmez imzalı “Editörden” köşesinde yer alan “Her zaman ve her durumda, kimden kime yönelik olursa olsun zulmü, sömürüyü, kini, kanı onaylamadık. Bu tutumumuz güncelle sınırlı değil. Ve elbette ana “mesele”si insan olan edebiyetın da meselesidir bu. Acı bir “çağa tanıklık” sürecindeyiz ne yazık ki.” paragrafı öncelikle Gazze için söylenmiştir, sonra da muhtemelen Kürt sorunu vurgusunu mündemiçtir; ya da o niyetle olduğuna inanıyoruz ama bu ifadeler son derece sıkıntılıdır.
Sıkıntılı, problemli ifadelerdir çünkü büyük bir duyarlılığı dillendiriyor ama buna rağmen ad koymaktan hâlâ imtina edici bir tavır var. Sorunlar edebiyatçının coşkulu ve etkileyici diline muhtaçken kuşdili ile genel tanımlayıcı birkaç paragrafla sorunlar hissedilir gibi yapılıyor, hiçbir şey söylenmiyor.
Resul Tamgüç Mavi Marmara’dan mülhem kaleme aldığı “Özgür Gemi” şiirinde özlediğimiz bir mısra kurmuş ve gemileri kaldıracağımız limanları sıralarken Hakkâri’yi de anmış: “hadi kaptan ileri daha ileri/ Rachel Corrie kıyıda gülümsüyor/ bak elinde megafon gene/ duyurmak için haykırıyor/ panzerlerin duyamadığını biz duyalım/ elimizden tutsun/ götürsün Kudüs’e/ Kudüs’te göğün tarlasını yağmalayıp/ saçalım/ Afrika’ya, Çin’e, Türkistan’a, Yemen’e, Pakistan’a/ Hakkâri’ye, Varna’ya, Bosna’ya, Londra’ya, Paris’e/ …/ yani dünyanın orasına burasına/ göğün tarlasında ne varsa indirelim/ saçalım” Burada yer alan Hakkâri vurgusu Kürt sorununa uzak duran İslami çevre edebiyat dergileri için yetersizdir ama eskiye bakınca son derece önemli bir vurgudur. Bu tercihin derinleştirilmesi gerekiyor.
Arif Dülger ve Kemal Bulut, çok sayıda şiirin yer aldığı Bir Nokta’nın Gazze’ye, Mavi Marmara’ya şiir söyleyen şairlerinden ama o kadar şiirde Resul Tamgüç’ün “Hakkâri” vurgusunu derinleştirecek bir eğilim yok maalesef. Mehmet Kurtoğlu “Metafiziğin Trajik Şairi” başlıklı çalışmasıyla bilmeyiz ki kaçıncı Necip Fazıl şiiri incelemesini yapacağına yok sayılan bir halkın edebiyatı olarak Kürtçe edebiyatın bir parçasını yazsaydı; beraber yaşadığı halkın trajedilerini selamlama, onların yanında olma adına yeni bir adım atsaydı, metafiziğin değil doğrudan yaşamın trajedilerine muhatap Kürt halkını dergisine konuk etseydi…
Ama geç de olsa olacak inşallah, az da olsa bir etkilenme var: Bakalım büyük patlama ne zaman gerçekleşecek!
“kuş dili ile geçiştirmek” deyince aklıma Mustafa Kutlu'nun Dergah'ın kapağındaki yazıları geliyor.. “Yeni ve sivil bir anayasa yapılsa…” onlar açısından olumlu bir durum tabii. en azınan birşey talep etmeleri. anayasa gelecek dertler bitecek modundalar. şey gibi, islam devleti kurulunca kürt sorunu, işçi meselesi, açlık-kıtlık kalmayacak; şimdi bunları konuşmanın ne anlamı var, islam devleti değil bikere burası…
Resul Tamgüç'ün Birnokta dergisinde yayınlanan Devlet Baba Kızına Nasıl Kıyar adlı şiirini okumadan eleştirmeniz komik …
olmaz olur mu? cehalet insanın en kadim hastalığı..
Bu konuda
Ali Kemal TEMİZER
Sezai KARAKOÇ
Kemal BULUT
Hüyesin KORKMAZ
Bülent SÖNMEZ
Arif AY
gibi yazarların eserlerine ve şiirlerine bakabilirsiniz.Çok ayıp,.,,,,
bi kere resul tamgüç’ün şiirinden bahsedilmiş yukarıda.
ayrıca cehalet nutku atan bilal kardeşimiz yukarıda incelenen dergilerde küürt sorunu nasıl ele alınmış onu bize de gösterse de biz de görsek!