Gündemin güncelliğinde, hafızasız yaşıyoruz. Unutkanlığımız bilinçli bir tercih mi, yoksa iflah olmaz bir hastalık mı emin değilim. Günlerin getirdiği nice acı hikâyeyi dinliyoruz ve unutuyoruz. Çoğundan ise haberdar bile değiliz. Hafıza olmadan hayata değen hikâyeler yazmak ne kadar mümkün? Şahitliğini ıskalayan bir edebiyat neye yarar? Cevabı biliyorsunuz, geçelim. Ama geçemediğimiz sorular da var tabi. Mesela “Aynur Tezcan neden öldü(rül)dü?” Bir yıl geçmiş üzerinden, onun ölümüne ilişkin şu zalim şüphe hâlâ içimizden kaldırılabilmiş değil. Kaldırılacak gibi de değil galiba. Aynur Tezcan’ın öldüğünü bileceğiz, tıbbı gerekçelerini de ama o gece hastanede yaşananların hikayesinde hep bir soru işareti eksik kalacak. Allah bilir, siz ne bu hikayeyi ne de Aynur Tezcan’ı hatırlıyorsunuz… Ah hafıza!
İçimden şu zalim şüpheyi kaldır
Etiket(ler): aynur tezcan, ölüm.Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.