İslam Ümmeti küresel kuşatmanın dayattığı bir kaos ve karmaşa altında girdi yeni bir Ramazan ayına daha.
İslam dünyasının her bir tarafı ağır şartlara teslim olmuşken hilalin narin kıvrımı doğuyor ufkumuza, hüzün ve keder gelip bir kez daha buluyor bizi.
Evlatlarımız, analarımız, kardeşlerimiz mülteciliğe mahkûm hayatlara kaçıyor yıkılmış şehirlerden, basiretsiz siyasetlerden. Şehirlerimizin sokakları, caddeleri kaçak ve yorgun hayatlarla dolu.
Acı ve öfke yayılıyor.
Minarelerden yükselen ezanlar ve Ramazan salâları kurtuluş muştulamıyor, gerçekler ümmetin üzerine bir ölü toprağı ağırlığında dökülüyor.
Zevk ü safâya teslim olan bir bölümü ile İslam halkları yoksulluğun zıtlığını birlikte taşırken bağrında kapitalist sömürü çarkı içinden çıkılamaz manevralarla kölelik zincirini kavileştirip çoğaltıyor.
Kur’an sadâsı televizyonlardan evlere doluyor, camilerden caddelere taşıyor lâkin Kelâm-ı Kadîm rehberlik makamından uzak tutuluyor; cehennemî bir uçurumun kenarına tutunmaya çalışan insanlık şaşkın bakışlarla olan biteni bile anlayamıyor.
Bağdat’tan Halep’e, Sirte’den Şam’a, San’a’dan Kabil’e her yanımız tutuşmuş, her bir şehrimiz özgürleşmeyi bekleyen Kudüs’ümüz olmuş!
Yazık bize…
Bize yazık ki dirilmemiz gerektikçe ölmüşüz, diriltmemiz gerektikçe öldürmüşüz, fitneye teslim ettiğimiz coğrafyamıza gözyaşı dökmekten başka bir şey yapamayıp kollarımızı iki yana indirmişiz.
Yeni bir çare umuduyla Kur’an yine iniyor aramıza diyerekten davranalım şu Ramazan ayında, silkinelim biraz.
Zulüm ve sömürünün küreselleştiği şu karanlık zamanlarda gökyüzündeki o kırılgan kıvrım, vahyin ışığından bir iz ve işaret sunarak rehber olsun bize.
O ışıkta yunup arınarak haydi bismillah!
TOKAD
[Toplumsal Dayanışma, Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği]