Çok mu bildim gezemeden – Buse Tunçbilek


Hayat işte!

Bir gün seninle bir yolculuk yapalım. Uzaklarda yalnız kalmış, canı sıkılan ağaca takılsın gözlerimiz. Beyaz düzlüğünü kurumuş Tuz Gölü olduğunu hatırlat bana. Tadından yenmeyen bir sohbete buyur etsin yüreğimiz. İç içe olalım yollarla. İnsan kendini ve hayatı tanıma fırsatını ancak bu zamanlarda bulabiliyor çünkü. Uzun uzun hatırlıyor geçici yolu, varacağı hedefi,  yönü, işaretleri…

Zaman ne çabuk geçiyor değil mi? On, yirmi, otuz… Bir bakmışsın yaş olmuş elli… Gidilmedik yüzlerce ülke, gezilmedik binlerce şehir… Çok bilsen ne fayda, gezip görmedikten sonra!

Hayaller kuruyorsun belki de… Dünyanın bir ucu, gerçekleşme ihtimali yüzde sıfır! İçinde yaşıyorsun o özlemi, tutkuyu, hayali… Ya paran yok, ya zamanın: gezip görmek, keşfetmek için… Ya da bu şehirler ayırdı sevenleri; gurbet acısı, sıla özlemi çekenleri…

Nereye gitmek istersin peki, iyice küçücük olan şu koca dünyada? Gel, gezilmedik şehir bırakmayalım hayallerimizde. Kuru kuruya bilmenin ne yararı var, güzellikleri görüp hissedemedikten sonra…

“Keşke her şey bu kadar basit olsa!” diye geçirdin içinden belki ama denemeye değmez mi yine de?

Etiket(ler): , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın