Büyüklük saplantısı: İnşaat ya Resulullah

İslamcılardan sayılabileceklerin yeni egemenler olarak arz-ı endam ettiği çağın bazı temel göstergeleri var: İnşaatçılık gibi. Belki adamlarla oturup tartışsak kıyamet alametleri bahsinde zikrolunan ve Haz. Peygamber’e isnad edilen aktarımları hararetle savunurlar, yüksek binaların birer zeval alameti olduğuna yemin billah sadedinde ama Ayşe Çavdar’ın da dergide bu duruma cevap veren bir kadının sözünü alıntıladığı gibi olacaktır muhtemel karşılıklar: Kıyamet kaçınılmaz… (O zaman bu nimetlerden ayrı düşmenin ne manası var?)

Birikim Ekimde, “İnşaat ya Resulullah” kapağında da olduğu gibi meseleyi “cuk oturan” seviyede ele alan güzel çalışmalar var. (Çokbilmiş bir not: “yâ” nida edatı geldiğinde “Resulallah” olur; “u” değil, “a”.)

Fikret Başkaya da ısrarla yeni muhafazakâr iktidarın “muasır medeniyet seviyesine çıkma” ideolojisini eleştirir. Birikim’in bu sayısında da yazanlarca aynı ideoloji inşaatçı kalkınmacılık üzerinden yapılıyor.

Yeniden üretilerek yağmaya açılan kentsel mekânlar, neoliberalizme meftun 80 sonrası siyasi sürecin bir devamcısı olan AKP’de vücut bulan ve zenginliklerinden artık utanmayan dindarlar, yükselen rezidanslar, her geçen gün artan talan…

İslamcılığın çoktan bir umut olmaklığına kast edenlerin yüksek binacılıklarını çözümlüyor Birikim. Yaşadığımız acıklı sefaleti başkalarından okumak yaramızı derinleştiriyor…

 

Etiket(ler): , , , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın