Asgari Ücret Köleliktir, Kölelere Özgürlük!

Alın teri ile hayatını kazanma mücadelesi veren emekçi halkımız yeni yılda yine sefalet ve kölelik ücretiyle yaşamaya çalışacak. Acımasız zulüm ve sömürü politikaları bu yıl da ezilen kitlelere hayatı zindan etmeye devam edecek.

Geçen yıl için sadece 599 lira olan asgari ücret 2011 yılı için yalnızca 30 liralık bir zamla 629 liraya çıkarıldı. Ezilen asgari ücretliler için yine hiçbir şey değişmedi. Gerek işverenlerin gerekse de hükümetin çalışanların kölelik statülerini sürdürmelerine karşı çıkmayacağı anlaşıldı. Aşağılık sömürü düzeninin sürdürülebilmesi için kölelerin varlığına duyulan ihtiyaç bir kez daha açıkça vurgulanmış oldu.

Bugün dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 2500 liradır. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam için asgari standart budur. Asgari ücreti tespit edenlerin, bu rakama bakınca adalet duygusundan hiçbir şekilde nasiplenmedikleri anlaşılıyor. Çünkü 5 milyondan fazla asgari ücretliye uygun gördükleri ücret sadece 629 liradır. Yoksulluk sınırının çok çok altında olan bu rakam açlık sınırının da tam 300 lira gerisindedir. Bu durumda şunu açıkça ifade edebiliriz ki insanlara açlık sınırının altında verilen bu ücret ancak ve ancak kölelik ücretidir! Sadece hayatta kalabilecek ve efendilere sorgusuz hizmet edebilecek kölelerin varlığı hedeflenmektedir.
Asgari ücretle çalışan bir baba, bir anne bu ücretle çocuklarına insan onuruna yakışır bir hayat sunabilir mi? Kızına, oğluna bisiklet, bilgisayar, kitap alabilir mi? Çocuklarının sağlığını koruyabilir mi, onları okuluna güzel elbiselerle gönderebilir mi? Elbette ki hayır! Asgari ücret ne anne babaları, ne de evlatları bu hayatta insan gibi yaşatabilir! Onları sadece modern bir köle yapar! Dolayısıyla biz bugün köleliğin bitmediğini bu tabloya bakarak açıkça söyleyebiliriz.
Allah’ın yeryüzünde bütün insanlık için sunduğu nimetler egemen güçler tarafından yağmalanmış, herkesin eşit olarak yararlanacağı bu nimetler geniş kitlelerin elinden çalınmıştır. Dünya Bankası verilerine göre yüzde 65’lik yeryüzü nüfusu küresel gelirin sadece yüzde 5’ini paylaşabilmektedir. Bu korkunç bir uçurumdur. Küresel kapitalizm bütün vahşiliği ile insanlığı boğmaya devam ediyor. Türkiye’de de durum farklı değil. Yayımlanan istatistiklere göre en zengin ailelerin servetleri geçen yıla göre katlanarak arttı. Krizi fırsatlara çevirme söyleminin ne ifade ettiği daha iyi anlaşılmış oldu. Ezilen sınıflar daha da yoksullaşıp kredi borçlarının, faizlerin altında kıvranırken Türkiye bankaları dünyanın en yüksek kârlarını açıklıyor. Bütün bunlar olurken fabrikaları özelleştirmeyle kapatıldıktan sonra gönderildikleri kurumlardan dün itibariyle çıkışları verilen binlerce 4/C’li belirsiz bir geleceğin içine itildiler.
Bütün bunlar iktidarlar değişse de küresel güçlere ayarlı sömürü politikalarının değişmediğinin açık göstergesidir. AKP iktidarı da zenginlerin, küresel ekonomik merkezlerin çıkarlarını korumaya ayarlı politikalar yürütüyor. Hükümet sınırsız ve sorumsuz özelleştirme politikaları ile şehirlerin ekonomilerini çökertip binlerce insanı işsiz bırakırken küresel kapitalizmin çıkarlarını da NATO füze kalkanlarıyla koruma projelerine gönüllü katılım gösteriyor. Türkiye ve dünyadaki bu kapitalist politikaların insan onur ve haysiyetini hedef aldığı, daimi bir köleliği amaçladığı ortadadır. Şunu bilelim ki kapitalistler için biz sadece onlar için artı değer ürettiğimiz kadar anlamlıyız, onların nazarında herhangi bir insani değerimiz asla yok!
Ezilme ve köleleşmeyi sürekli hale getirmeyi amaçlayan zulüm politikalarını bir bütün halinde okumak, görmek gerekiyor. Unutmayalım ki başörtüsü yasağı köleleştirmeyi amaçlar, Kürtçe’nin yasaklanması köleleştirmeyi amaçlar, Alevi halkının taleplerini yok saymak köleleştirmeyi amaçlar, emek sömürüsü köleleştirmeyi amaçlar, okullardaki resmi ideolojinin dayatıldığı eğitim süreci köleleştirmeyi amaçlar. Bütün bu köleleştirmeleri ancak birlikte kavrayabildiğimizde durdurabiliriz. Yoksullaştırıcı ve esir edici politikalar asla birbirinden bağımsız değildir. Bu, böyle bilinmedikçe hakiki bir özgürleşme gerçekleşmeyecektir.
Bütün bu köleleştirme operasyonlarına karşı Rabbimizin Beled suresindeki “Fekku Ragabe” çağrısına uyarak “Kölelere Özgürlük” diye haykırıyoruz! Emeği sömürülen işçilerimiz, çiftçilerimiz, tezgâhtarlarımız ve kamu çalışanlarımız, her türlü farklı kimlik ve inançları yasaklanan halkımızla birlikte kölelik zincirlerini kırıncaya kadar mücadele edeceğiz. Milyonlarca işsizle beraber Allah’ın herkes için gönderdiği nimetleri hırsızların elinden alıp adil bir şekilde paylaştıracağız. Açlığa, yoksulluğa itilen, dilencilik ve çaresizliği kaderleriymiş gibi kabul ettirilmek istenenlere, asgari ücrete mahkûm edilenlere bunun böyle olmadığını anlatacak ve onlarla birlikte zulme karşı duracağız. Çünkü Rabbimiz adaleti emreder, zulüm ve sömürüyü değil!
Küresel güç odaklarıyla birlikte insanların emek ve geleceklerini yağmalayanlara karşı hak ve adalet temelinde birlikte yükseltilecek bir mücadeleden yanayız ve bu mücadeleye bütün vicdanları davet ediyoruz.
TOKAD & Özgür Eğitim-Sen
Etiket(ler): , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın