O “Pankart” hâlâ yere inmedi…

“2004 yılının Haziran ayında çıkardık 14. ve son sayımızı. Dolu bir sayıydı. Çevirilerin, denemelerin, şiirlerin, incelemelerin yoğun olduğu bir mevkuteydi. Dergimizin çıktığı ayın 24. gününde “Basın Yasası” yayınlandı. Erkan Mumcu Kültür Bakanı iken yürürlüğe giren bu yasa ile basın ve yayın işlerinin takibi emniyetten alınıp cumhuriyet savcılarına teslim edildi. Yasanın yürürlüğe girmesini takip eden otuz gün içinde dergilerin türünü, sahiplerini, yazı işleri müdürlerini ve adreslerini başsavcılığa bildirmeleri istenmiş. Tüm bu süreçten haberimiz olmadı; bizim gibi onlarca derginin de. Bu yükümlülüklerini yerine getirmeyen dergilere o dönemin para karşılığı 500 milyon lira 20 milyar lira arasında ceza kesildi. Tüm bu süreçten ve aldığımız para cezasından adresimize gelen ceza tebligatıyla haberimiz oldu.

Bizimle birlikte E, Vivo, Edebiyat ve Eleştiri, Ada, Güney, Lika, Viranşehir, Kardelen ve Aralık gibi dergiler ya kapandı ya da kapanma noktasına geldi. Medyada gündem olmadı bunlar.

Edebi Pankart, mücadeleci sanat anlayışını gündemleştiren, Gazze’yi Sivas’tan ayrı tutmayan, yüzünü hayata, sokağa, meydanlara dönen bu dergi, işte böyle bir hikâye ile yayın hayatına son verdi.”

Edebi Pankart gerçekten de, Süleyman Ceran’ın da işaret ettiği gibi, hayatı ıskalamayan bir edebiyatın, direnen edebiyatın 28 Şubat soğuğunda içimizi ısıtan örnekliğiydi… Bizim için hâlâ da öyle.

Röportajın tamamı için tıklayınız…

 

 

Etiket(ler): .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın