17 Nisan Pazar günü Özgür Yazarlar Birliği tarafından “Edebiyat ve İdeoloji” arasındaki ikircikli ilişki tartışıldı. Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panelde yazar Ümit Aktaş, şair Hüseyin Akın ve eleştirmen Asım Öz konuşmacı olarak yer aldı. Şehmuz Kurt’un moderatörlüğünü üstlendiği panelde konu farklı boyutlarıyla masaya yatırıldı.Moderatör Şehmuz Kurt’un 1988’de gerçekleştirilen Halepçe Katliamı’nda öldürülen insanları anarak başlattığı panelin ilk konuşmacısı Ümit Aktaş’tı. Konuyu ideoloji kavramı üzerinden değerlendirmeye başlayan Ümit Aktaş’ın, iktidara ait söylemlerden mülhem hakikatin karşısında duran bir ideolojinin ancak iktidarın hegemonya aracı olarak kullanılabileceğinden bahsetmesi konuyla ilgili önemli vurgulardandı. Ümit Aktaş konuşmasının devamında İdeoloji ve Ütopya’yı birbirinden ayırarak İslamın yeryüzünde bir ütopya vaadi olmadığından bahsetti. Dialojik anlatım/monolojik anlatım ayrımı yapan Aktaş, monolojik anlatımla ele alınan eserlerin o eserin üreticisinin otoritesi altında olduğunu belirtti. Belli bir ideolojinin güdümünde ortaya konan edebi eserin rahatsız edici olabileceğini Gorki’nin ‘Ana’ isimli romanı üzerinden dile getiren Ümit Aktaş, edebi eserlerin hakikat arayışı içinde olması, hakikate temas etmesi gerektiğini vurgulayarak konuşmasını bitirdi.
Ümit Aktaş’tan sonra söz alan Hüseyin Akın, ideoloji kavramının filolojik ve ideolojik tanımlarının farklı olduğundan bahsederek ideolojinin fikriyat, dünya görüşü ve zihniyeti içine alan geniş bir yelpaze olduğundan söz etti. Edebiyatın neşet ettiği kaynak ile ideolojinin neşet ettiği kaynağın farklı olduğu algısının yanlışlığından söz eden Hüseyin Akın, ikisinin de çıkış noktasının kalp olduğunu vurguladı. Hüseyin Akın sapasağlam sözün, referansını Kuran’dan alan söz olacağını vurgulayarak, sözün önemini İbrahim Suresi 24, 25 ve 26. ayetler üzerinden dile getirdi. Son olarak İdeolojiyi merkeze alan edebiyatın form ve içeriğinin zedeleneceğinden söz eden Akın, bu durumu mesaj verme kaygısının ağır bastığı Halide Edip ve Yakup Kadri romanları üzerinden örneklendirdi.
Üçüncü ve son konuşmacı Asım Öz ideolojinin, ideolojik olmanın genelde düşmanlara yapıştırılan bir kalıp olduğundan söz ederek konuşmasına başladı. İdeoloji ve edebiyatın gerilimli bir ilişki içinde ilerlediğinden söz ederek konuşmasına devam eden Asım Öz, sivil toplumun ve sivilleşmenin ideolojiye kötücül anlamlar yüklemenin bir sonucu olarak ortaya çıktığına işaret etti. İsmet Özel’in “Zor Zamanda Konuşmak” adlı eserinde ideolojiyi saplantılı bir hal olarak görmesine gönderme yapan Asım Öz, İsmet Özel’in bu saplantılı durumdan kurtulmanın yolunun iman etmekten geçtiğini söylemesine dikkat çekerek sözlerine devam etti. Asım Öz, sağ/muhafazakar çevrenin sol edebiyatı ideolojik görüp sağ edebiyatı ideoloji dışı görmesinden söz ederek konuşmasını sonlandırdı.
Şehmuz Kurt’un konuşmalarla ilgili kısa değerlendirmesinden sonra dinleyicilerden gelen sorularla panele devam edildi. Dinleyicilerin konuşmacılara yönelttiği sorularla panel hedeflenen zamanı aşarak sona erdi.
Özgür Yazarlar Birliği tarafından geçen ay düzenlenen “28 Şubat Soğuğunda Edebiyat” adlı panelden sonra bu panele de ilgi yoğundu. Farklı çevrelerden gelen katılımcıların dikkat çektiği panelde konuşmalardan ve sorulan sorulardan edebiyat ve ideoloji arasında gerilimli ama sürekli devam edecek olan bir ilişki olduğunun altı bir kere daha çizilmiş oldu.
Haber: Tuba Metin – Enes Kuşçu