19 Ocak 2007 tarihinde bu ülke “Oysa biz yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanlardık’ diyen bir aydınını kaybetti. Onun kalleşçe arkadan kurşunlanan bedeni kaldırım üzerinde yatarken biz çok utandık.
Hrant Dink, göstere göstere gelen ölümünü Agos gazetesinde adeta ilan etmişti. O, bu ülkede “biliyorum ki güvercinlere dokunulmaz” derken, bu ülkede güvercinlere daima dokunulduğunu, onların düpedüz zindanlarda, faili meçhullerde, gözaltında, darbe işkencehanelerinde, yani devlete yakın mesafelerde yok edildiğini biliyorduk. Güvercinlerini yok edebilen bir ülkenin insanları olarak, cenazesinde havaya uçurulan şahit güvercinlerden bile utandık.
Rakel Dink bir bebekten katil yaratan zihniyeti sorgularken, bu cinayetin kanı çoktan devletin, toplumun tüm kurumlarına sıçramıştı bile. Bizi arkamızdan vurdular diyen bir Bakan’dan, hedef gösteren gazetelere, neredeyse herkesin bildiği bir cinayet planının peşine düşüp mağduru korumaktansa valilik makamında Hrant Dink’i tehdit eden bürokratlara, polise,yargıya, orduya herkese! Göstere göstere gelen bu cinayetin şahitleri olmak hasebiyle Rakel Dink’i dinlerken üzerimize sıçrayan bu kandan çok utandık.
Tam üç senedir Dink ailesi, avukatları ve arkadaşları çaresizce adalet talep ediyor. Üç senedir bu cinayette sorumluluğu olan herkesin tereyağından kıl çeker gibi bu davadan beraat ettiğini, ihalenin ise Dink ailesi ve acıları ile her mahkemede alay eden iki üç caniye kaldığına şahit olduk. Hrant Dink’in avukatı televizyonda herkes bu dava başlasın diyor, ben ilan ediyorum ki bu dava artık bitmiştir dediğinde Agos’un önündeki son anmada “Bu dünyanın camlarını kırmak istiyorum. Babamın büstünü de kırmak istiyorum. Çünkü büstleri değil, insanları seviyorum” diyen Arat Dink’in gözyaşlarından bir kez daha utandık.
En son öğrendik ki Dışişlerimiz bu dava ile ilgili AİHM’de tarihe geçecek bir “savunma” yapmış. Hrant Dink de nefret söylemleri ile halkı kışkırtıyordu demiş özetle. İstemedi ki, istese biz onu vallah billah korurduk demişler sonra. Bu utanç verici savunmadan sonra Hrant Dink’i yattığı yerde bir kez daha görür gibi olduk. İnanın onun o kaldırımdaki bedeninden ilk vurulduğu gün utandığımız kadar yeniden utandık.
Ama artık yeter!
Bizler bu ayıba bu utanca ortak olmayı ret ediyoruz. AİHM’ne verilen bu utanç verici davada yapılan savunma için Dink ailesinden özür dilenmelidir. AİHM de çıkan mahkumiyet kararından sonra bu dava temyize götürülmemeli çıkan kararın gereği ivedilikle uygulanmalıdır. Hrant Dink’in katledilmesinde ihmal ve sorumluğu olanlar mutlaka hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır. Bir devlet katilleri savunamaz. Bir devlet bir katil gibi savunma yapamaz. Bunu yapıyor ve göz yumuluyorsa bu ayıp hepimizindir!
Bizler bu davada Dink ailesinin yanındayız. Adalet gerçekleşip gerçek suçlular cezalandırılana kadar onların talepleri bizim taleplerimizdir. Onlara yapılan her incitici davranış ve kötülük bize yapılmıştır. Agos’un önünde kaldırılmayı bekleyen cenaze hepimizin cenazesidir.
Onu vuran karanlık büyük bir hata yaptı. Hem de güvercinleri katleden karanlığı boğacak derecede büyük bir hata.
Yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip o insanın umut ve hayalleri artık hepimizindir.
Destek Verenler
Derin Düşünce Ailesi, Özgür Eğitim-Sen, Özgür Yazarlar Birliği, TOKAD (Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği), Sakarya Dayanışma Derneği, Tasfiye Dergisi