Yapı Kredi Kültür Sanat.
Sayın Enis Batur’un dikkatine.
Sevgili Enis.
Ertuğrul Özkök’ün Yapı Kredi Yayınları arasında bir kitabının çıktığnı biraz gecikmeli de olsa şimdi öğrendim. Kendisinin bu ülkede son 12 aydır yaşanan olaylara bakışını ve dahlini yakından gözleyen biri olarak, bundan 10 yıl sonra nasıl anılacağını* şimdiden çok iyi bildiğim Ertuğrul Özkök’le aynı yayınevinden bir kitabım çıkmış olmasına üzüldüm. Yapı Kredi Yayınları’nı, yazarlarını bir araya getirirken yaptığı bu adaletsizlikten dolayı protesto ediyorum.
Ahmet Güntan.
28 Ağustos 1997
* O zaman 28 Şubat olayları yaşanıyordu. 10 yıl geçti, “tarih her şeyi apaçık gösterecektir” öğretisinin yanlış olduğunu o zaman bilmiyormuşum herhalde, öğrendik artık.
bir yazarın/şairin bir banka yayınından kitabının çıkması bizatihi protesto edilesi bir şeydir!
Roni Margulies öyle düşünmüyor))) Ertuğrul Özkök’ün YKY’den kitabının çıkması ile Ahmet Güntan’ın çıkması arasında bir fark vardır ama Ebubekir Eroğlu’nun kitaplarının buradan çıkmaması gerekirdi. Ömer Erdem’in de. Allah’tan Cahit Koytak’ın kştapları buradan çıkmadı. Dolayısıyla Ahmet Güntan’ın kitaplarının YKY’den çıkmış olmasını tıpkı Roni’de olduğu gibi derecelendirerek değerlendirmekte büyük fark görüyorum doğrusu.
Şairler -keşke öyle olsalar- şiirlerin sunumu noktasında örgütlü ve sorumlu davranabilen kimseler olmadılar hiçbir zaman. Yani (gerçi yetmez ama evetçiydi falan ama) Margulies de, Güntan da eminim o bankanın temsil ettiği anlamdan fazlasıyla uzak kişiler. Serkan Işın, Murat Üstübal gibi daha alakasız tiplerin, hatta Yapı Kredi Kültür Sanat’ta faaliyet gösteren Güven Turan gibi kimselerin de ne kadar çelişkili bir pozisyon içinde olursa olsunlar bu noktada duyarlı -ama dediğim gibi sorumsuz- olduklarına inanıyorum. Yani şairler bireyseldirler, onlar için görünür olmak önemlidir, hevalarının kabarıklığını öne sürmüyorum bunu söylerken, şiirlerinin sınanmasını, kamusal düzlemde karşılığını bulmasını istemek son derece makul istekler elbette. Bu bağlamda Yapı Kredi’nin ya da bir başka sermaye gücünün hiç de masum olmayan arzularla giriştiği kültür-sanat çalışmalarında kendilerine bir alan açmasına itiraz edemiyorlar. İçten içe, en bariz anlamıyla kapitalizmin ve kıyımlarının gündelik hayatlarımızdaki simgesel karşılığı olduğunun bilincindeler bu kurumların. Fakat örgütlü ve sorumlu bir mantığa değil bireysel bir yaşam biçimine sahip olmaları kitap yayınlatmanın bu anlamda bir mesuliyet oluşturmayacağına dair bir görüşü benimsemelerine neden oluyor sanırım. Ayrıca şiirin bu insanların önemli bir bölümünün dünyasında başka bir şeye dönüştüğünü de anlamak gerekiyor, Güntan’ın Parçalı Ham manifestosunda “Şiir>Bir Edebiyat Türü Olarak Şiir” diyerek isyan ettiği, kendi dışındaki hiçbir şeyin önem taşımadığı kutsallıkta bir şeye. Yani açın bakın bloglarına ya da bu meselelere girdikleri yazılara. Siyasal düzlemde çoğunluğun gösterdiği refleksleri bire bir görebilirsiniz kendilerinde. Tabii birileri bunu olumluluk olarak algılayabilir, o ayrı. Ulus-devletçi, Kürt düşmanı, durduğu yere göre İslam düşmanı ya da Alevi düşmanı bilindik tepkilerden bahsediyorum. Aklıma o geldi diye söylüyorum, Ali Özgür Özkarcı gibi daha muhalif, dik duruşlu kimseler dışında gündelik siyasi meseleleri etraflı, kuşatıcı bir ideolojik söylemden sadır olmayan genel geçer kanaatler, ucuz komplocu açıklamalarla izah etmeye çalışan kimseler bunlar, küresel hegemonyayı ya da yerel düzlemde devletin egemenliğini benimseten resmi söylemi eleştiriye açarak, (kadın hakları, etnik ya da cinsel kimlik mücadeleleri, çevrecilik vb. sistem içi formlar değil kast ettiğim, bu mücadele biçimlerinin de yer yer işaret ettiği ezilmelerle bağlantılı olan) bir ideolojik hidayete ulaşamamışlar. O yüzden sermayenin bankalarına karşı bu sitede yazanlar ya da bu noktada sorumluluk bilinci içinde olan ve alternatif yayım çabaları içine giren isimler kadar net bir tavır göstermemeleri çok çok normal durumlar. Ama Said Ramazan’ın ileri sürdüğü üzere Cahit Koytak sorumlu olanların arasında değil. Timaş’ın şiir yayıncılığına girmesi ve boy boy Koytak kitapları yayınlaması kendimizi dünyada kaygılanması gereken başka veçhelerden azade steril bir okur olarak algılıyorsak elbette sevindirici; şahsen bu kitapları alıp günlerce elimden düşürmedim, orada burada heyecanlanarak ve şaşırarak okudum uzun süre, Taraf’ta yazdıklarına bakınca böyle bir sonuç çıkmasını beklemiyordum doğrusu. Ama burada ne YKY’den kitabı çıkmamış ve Ebubekir Eroğlu konumuna düşmemiş olduğu için Cahit Koytak adına, ne de daha temiz ve ahlaki bir zeminde sunulmamış olan Cahit Koytak şiiri adına mutlu olunacak bir durum olduğunu zannetmiyorum.
Ali Murat Karayıl bir ak ol kardeşim )))AK deyince AKP’nin akı gelmesin aklına. Allahtan dedik. Yoksa Koytak’ı başımıza koymadık. Hece’ye yar olmadı Timaş’a oldu. Bir trend başlattı. Mesela İsmet Özel’in sok kitabının bütünlüklü basımın güzelliğini Koytak kitaplarına borçluyuz diye düşünebiliriz. Biraz dikkat.. Beyan’dan çıkan ve Tasfiye’de talihsiz bir yazı ile baştacı ettiğiniz ismin kitabını saymıyorum bile. Ki Koytak ona göre daha temizdir. MHP’ye hiç uğramadı en azından..
beyan’dan kitabı çıkan eskisi kirli adam kim umrumda değil,ama sitedeki bir kaç yeri okuyunca rahatsız oldum,. doğru bir yerde zor bir duruma gelindiğinde,üstelik bahsedilen kişi de aynı yerden o zorluğun farkındaysa,kimin ne haddine böyle cümleler.sen önceden böyleydin sen önceden şöyleydin,heeyt ayağını denk al geçmişini hatırlatırız,şöyle dediğini böyle dediğini.. bu ne ya,ben böyle müslüman olmak istemiyorum kardeşim,müslümanlığı böyle sürdüreceksek-heleki tevhidi itikada sahip mü’minler safında-karşı safda sessiz sakin bir islam yaşarım daha makbul. eleştiri ve tartışma itikadımız aynı müşrikler gibi herkes üzerine alsın.
Bu ne biçim şeydir anlamadım. İstediğinizi söyleyin, tamam, bir şey demem, ama neye dayanarak bana “Ulus-devletçi, Kürt düşmanı, durduğu yere göre İslam düşmanı ya da Alevi düşmanı” dediniz anlamadım, Allah’tan korkun, başka şey demem, ne tuhaf bir iletişme biçimidir bu, göz-kulak-zihin bu kadar mı devreden çıktı, siz geceleri “evrenselci, kürt-islam-alevi dostu” olarak rahat uyuyacaksınız diye ben öyleden-kafadan bunun tersi diye mi etiketlenmek zorundayım, ne ala memleket, açın bakın kitaplarıma bakalım ne dostuyum, biz şairleri yazdıklarımız koruyor, yoksa yanmıştık.
Ahmet Bey,
Kesinlikle bir yanlış anlaşılma var. asla sizi kast etmiyor o ifadeler. genel olarak şairlere ve şiir dışında olan bitenle alakasız olmalarına yönelik. bir önceki cümlede size atıf yaparak konuşmam yeterli olmamış sanırım, tekrar okuyunca meramın bulanık kaldığını görüyorum. Allah’tan korkuyorum, sizi tenzih ediyorum. affola.
birden neye uğradığımı şaşırmıştım. tamam. sağolun yazdığınız için.
Nur hanım (kusura bakmayın ama bu dil erkek dili ama size gene adınızla hitap edeceğim) Bu ne ya! Tartışma böyle mi olmalı? Yanılıyor muyum sözkousu tartışmada? Öyle değil mi? MHP’ye uğramadı mı bu adamın yolu? Eski romantizmini bırakıp gerçeklikle yüzleşelim artık. Şimdi öyle değilse bunu da bilelim. Tekfir ederek de konuşmayalım. Ben alındım. Bu ne ya? Eleştirilince Müslümanlıktan istifa etme tehdidi ne işe yarar? Yeni moda bu mu? Burası AKP değil. 330 ya da 367 sıkıntısı da yok. Heybenizde ne varsa onunla konuşalım. İki de bir tekfir kılıcı çıkarmayın. Eleştiri malzemelerinizi görelim. Karşımızda akıl baliğ ve mükellef insanlar var zannıyla yorum yapıyorum. Galiba yanılmışım.