Bazen konuşma öyle bir hal alır ki iki kişi aynı şeyi düşünüyormuş gibi olur. Abime tabiki katılmıyorum. Konu başvuruları başlayan burs sınavıydı. Oğlunun burs sınavına girmesi için başvuru yapmış. Sonrada artık öğretmen çocuklarının kazanması durumunda bile bursun ödenmemesi söz konusu dedi. Bende maksat yardımcı olmaksa neden bunu bir sınava bağlamışlar ki dedim. Fakirse fakir bu zaten belli. Direkt bir yardım bağlasınlar, çocuk okusun. Sonrada amacın başarılı ama fakir çocukları desteklemek olduğu aklıma geldi. Tam ama abi fakir çocuk dedim ki, abim: zaten fakir çocuk kazanamıyor, ne kadar çalışsada dedi. Bende abim gibi düşünüyormuş gibi görünüp konuşmayı kendi mağduriyetlerine getirdim.
Diyeceğimi burda diyeyim: Ama fakir ailelerden gelen çocuklar tabiki bir sıfır arkadan başlıyor her şeye. Evet sınavı kazanması imkansız. Çünkü zaten fakir, bunu üretecek bir bilişsel düzeye ya da imkanına sahip değildir. Fakir çocuk yok içinde büyüyor. Zekasının gelişmesi için bile beslenmenin yeri açık değil midir? Çocuğun zihinsel gelişimini sağlayacak uyarıcıları yeteri kadar alıryor mudur? falan filan işte.
Bugün eğitim tartışmaları hızlanmışken yapılanlar hiçbir zaman fakirlerin bu durumlarını bitirecekleri imkanları sağlamayacaktır. Bu sorun tarihsel olmakla beraber -yani sorun siyasetten çok siyasal bir boyuta giriyor- insan ilişikilerindeki sermeye bölüşümü, adil-siz gelir dağılımındaki büyük sorunlarla almaşık haldedir. Bugün 220 dolar değerindeki inşaatların gölgesinde insanlar saman alevi gibi yanıp sönen bir yangından kömürleşmiş çıkıyorken eğitimin bilmem+bilmem+bilmem olmasının ne önemi var.
“Onlar karınca olduklarını hiç unutmuyorlar sultanım. unutanları da çok ama çoğunluk unutmuyor. Topal demirciyi sağ bildikleri sürece umutları vardı, hem her şeye razı oluyorlar hem başkaldırıyorlardı. Şimdi umutsuzlar”
” Umutsuz olmaları iyi /…/ İçlerindeki umut tamamen söndüğü an karıncalıkları da bitecektir. Kendilerini filler için, onlara çalışmak için yaratılmış hoş yaratıklar sanacaklar.”
“İnsanfiller, insankarıncalara tıpkısını yapıyorlar, onların içindeki umudu çürütüyorlar /…/ Karıncaları fil etme okulları açacağız. Karınca yavrularını daha yumurtadan çıkar çıkmaz alıp bu okullarda eğiteceğiz. Onlar karınca olsalar da kendilerini fil sayacaklar, filliğe fillerden daha bağlı olacaklar. Yüzlerce yıldır insanistanda bu eğitim düzeni uygulanır.”
Yaşar Kemal- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
“Bu hüdhüdler, filler, bu oburlar, bu birktirme hastaları delirmişlerdi /…/ Hem bu biriktirme ne pahasına oluyordu? Milyonlarca karıncanın ölümü, hastalığı, sakatlığı, açlığı pahasına /…/ Onların bir çiğneyişte yuttukları her lokma için milyonlarca karınca canını veriyordu. Onların ambarlarda çürüttükleri, Karıncalara bir damlasını vermeyip denizlere döktükleri fazla ürünler için milyarlarca karınca kan emeklerini, canlarını veriyordu.”