“Bu ülke kritik bir eşikte. Ya bu eşiği AK Parti hükümetiyle beraber özgür, sivil ve demokratik bir rotaya doğru aşacağız ya da yeniden “eski rejim” galip gelecek ve hepimiz mahvolacağız… Benim temel derdim bu, şu an. O yüzden Başbakan’ın iradesi, cesareti ve liderliği çok önemli. Bu işi ya Tayyip Erdoğan başaracak ya da… Gerisinden bahsetmek bile istemiyorum…”
Yukarıdaki alıntı Rasim Ozan Kütahyalı’ya ait. Türkiye’deki siyasal dönüşüm umudunu tamamen AKP’ye bağlamış, tabi dönüşümden murat ettiği şey en nihayetinde İslamcılardan farklı olmalı.
İslami çevrelerde de benzer bir korkuyu gözlemlemek zor değil. Zaten bu korku İslamcıların umutlarını büyük oranda AKP’ye bağlamak sonucunu doğuruyor. Dolayısıyla İslamcılar bağımsız, özgün, devrimci bir hat oluşturma arzularını maslahatı gözeterek erteliyorlar. Her erteleme idealizmedn kopuşu, sürece intibakı da beraberinde getiriyor elbette.
Rasim Ozan’ın tek başına bir adam olarak AKP’ye bel bağlaması, düşünsel/siyasal kimliğiyle birlikte ele alındığında anlaşıalbilir bir durumdur ama hayatı, siyaseti dönüştürecek dev iddialara sahip olması gereken İslami hareketlerin aynı çaresizliğe kendilerini mahkum etmeleri öyle değil…
islmi haretket ne ya. amacın ne senin kardeşim. napacan 28 şubatta gördük islami hareketi nereye gitti. bizi gaza getirip öne süren adamların hiç biri yok şimdi piyasada. akp var şimdi bahset islami hareketten bakalım yarın ondan bahsedecek adam da bulamayacaksın yanında. ecevit varken neredeydin. sen yoktun ortada sinmiştin. şimdi buldun ortamı konuş bakalım….
evet ahmet abi cevap bekliyoruz neredeydin :-)))
canım kardeşim bir avuç da olsalar devrimci müslümanlar her zaman orta yerdeydiler, gözünü iyice açıp geçmişe doğru layıkıyla bakarsan çoook iyi görürsün. diğerlerini sorarsan akp'yi de alıp nereye giderlerse gitsinler!
akp'yi alıp da giden giderse geride kim kalacak :)