24 Ocak büyüyerek sürüyor.

24 Ocak, Türkiye’nin neoliberal dönüşümünün başlangıç tarihidir. Sosyal devlet anlayışından tamamen vazgeçildiği, bütün işleyişin serbest piyasanın insafına terk edildiği önemli bir dönemeçtir.

24 Ocak kararlarının daha sıkı bir şekilde uygulanabilmesi için yapılan 12 Eylül darbesinin toplumsal ve siyasal yaşam üzerindeki travmatik etkisi bugün de derinden hissediliyor.

Küresel ve yerel sermayenin yağmasına açılan ülkedeki muhalefetin susturulmasını amaçlayan 12 Eylül rejimiyle, bugün pek revaçta olan “hesaplaşma” iddiaları sadece ve sadece gerçeklerin üzerini örtmeyi amaçlıyor.

Neoliberal politikaların gereği olarak sendikal mücadele küresel ölçekte zayıflatılmış, Türkiye’de de siyasal yaşamın bir aktörü olmaktan uzaklaştırılmıştır.

Bugün Türkiye’de 11 milyondan fazla kayıtlı işçiden sendikalı olanların sayısı 1 milyona bile ulaşamıyor. Çıkarılan sendika yasaları sendikal mücadeleyi daha da tırpanlamayı amaçlıyor.

Memur sendikaları ise yukarıdan aşağıya doğru lobi ve yandaşlık mantığına göre ancak var olabiliyor ki bunun adını da “sendikal mücadele” olarak koymak zaten mümkün değil.

Bugün 12 Eylül rejimiyle hesaplaşmak demek 24 Ocakla başlayan neoliberal dönüşüm politikalarına, taşeronlaşmaya, sosyal hakların gasp edilmesine, kamu varlıklarının yerel ve küresel sermayeye peşkeş çekilmesine, kölelik ücretleriyle çalıştırmaya, toplumsal eşitsizlik ve adaletsizliklerin derinleşmesine karşı çıkmak demektir.

24 Ocak kararlarını uygulayıp küresel sömürü politikalarına eklemlenmeyi amaçlayan 12 Eylül rejimiyle ancak bu şekilde hesaplaşılır. Bunun aksi, başka bir 12 Eylülcülüktür.

Yeni 12 Eylülcülük, demokratikleşme söylemi altında taşeronlaştırmayı, güvencesiz ve esnek çalıştırmayı emekçilere dayatmaktadır. Sağlık ve eğitim gibi temel hizmetleri piyasacı bir mantıkla sermaye gruplarına devretmekte; kamu işletmelerini, yol ve köprüleri özelleştirerek soygunu hayatın bütününe yaymaktadır.

12 Eylülle birlikte zor yoluyla bastırılan ve önemli bir toplumsal muhalefet alanı olan sendikal mücadelenin yükseltilmesi, gerçek bir hesaplaşmanın önünü açabilecektir.

EĞİTİM İLKE-SEN, çalışma hayatından siyasal alana kadar toplumsal yaşamı derinden etkileyen bu “darbe” sürecinin nasıl işlediğini ifşa etmeye çalışacak, farklı toplumsal ve siyasal çevrelerle bu istikamette dayanışma içinde olacaktır.

 

Etiket(ler): , , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir yanıt yazın