Hile Düzenini Anlamaya Giriş

Yoksullaşmayla proleterleşme aynı şey midir? Çalışma zamanıyla emek zamanı eşdeğer görülebilir mi? Filozoflar neden politik ekonomiyle alakalı şeyler söylemiyorlar. Bir nevi yaşamdan kopmuşlar mıdır?

Politik ekonominin çok boyutlu eleştirisi için giriş mahiyetinde değerlendirmeler yapıyor Stiegler. Bugün işçi sınıfındaki dönüşüm, makineden sonra sayısal teknolojinin insanı “şey”leştirmesi, bu suretle de insana dönük tahakküm başka yöntemlerle gerçekleşebilirken bir başka aptallaştırma sürecinin ortaya çıktığı görülebiliyor.

“Hafıza ve bilginin denetimi denetim toplumlarında bilişsel ve kültürel sanayi tarafından sağlanır: bugünlerde nöro-kimyasal faaliyet ve nükleotid dizileri yasallaştırılmakta ve nöro-biyolojik hafıza ve bilgi katmanları bir gramatizasyon sürecinde, daimi bir soyutlama ve ayrışmaya tabi tutulmakta.” (s. 45)

Yeni proleterleşmenin kuramsal akıl faaliyetinden yoksunlaştırma olarak karşımıza çıktığını görürüz. Bilgiden tamamen yoksun bilişsel emek güçlerinin ortaya çıkışı bilişsel kapitalizmin yükseldiği zemin olarak önemlidir.

Stiegler’in çerçeveyi tanımladığı kavramsallaştırma oldukça çarpıcıdır: Hile düzeni! Mağdurlarıyla birlikte kurucularının da kurbanı olduğu bir düzen.

Küresel kültür endüstrisinin dayanışma ağlarını yok ederek sorumsuzluğu yaygınlaştırdığını savunan Stiegler, üreticilerin ve tüketicilerin bütünüyle proleterleştiği bu dönemde istihdam sayesinde üretilen alım gücünün emeği ve her türlü bilgi biçimini yok ettiği tüketimciliği aşabilen başka bir ekonominin tasarlanabilmesi gerektiğini söylüyor. Başka bir model yani; belki Mustafa Kutlu’nun “kanaat ekonomisi”dir bu!

Bernard Stiegler, Politik Ekonominin Yeni Bir Eleştirisi İçin, MonoKL Yayınları

Etiket(ler): , , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Hile Düzenini Anlamaya Giriş için 1 cevap

  1. Mustafa diyorki:

    yazarın “kanaat ekonomisi” gerçeklikten uzak iyimser bir. kutlu’nun durduğu yerden, bu modelin imkanı aslında bambaşka bir mülkiyet düzenine bizleri davet ediyor. ki bu da başlıbaşına bir sorun, bir ihtimal olmaktan ziyade. tüketimin aşımını salt ahlaki, pedagojik bir takım tedbirlere indirgemek, tekil tüketici davranışları üzerinden çözmeye çalışmak son derece kısıtlayıcı ve indirgemeci bir tavır. sermayenin iktidarını yok sayan bir analiz modeli. bu noktada akif emreye kulak vermekte fayda var “Kapitalizmim her alanı kuşattığı bir dönemde kanaat ekonomisi önerisi çok sempatik duruyor. Ne var ki, kanaat ekonomisinin önerdiği hayata kanaat ederek yaşayabilmek için de bir çiftlik sahibi olmak gerekiyor.”

Mustafa için bir cevap yazın Cevabı iptal et