Omuzlarında dağlar kadar

raf

 

Bunca karmaşa, kaos ve gerilimden fırsat bulup kitapçıları dolaşmak boğulmak üzere olan birinin nefes alması gibi bir şey. Evet, kitaplar orada, her şeyin ötesinde sizi başka âlemlere, başka düşüncelere sürüklemek için varlar.

Kitapların birçoğu hep aynı rafın aynı köşesinde yerini korurken bazıları da yeni çıkanlar bölümünde… Heyecan duyacak bir şey var mıdır diye şöyle bir bakalım dersiniz, ya piyasa kitapları, ya sizi karşılamayan yayınlar ya da piyasanın eline düşse de piyasa karşıtı olmak için var olmuş eserler.

Piyasa karşıtı, piyasayı çözümleyen, kapitalist paradigmaya eleştirel yaklaşan kitapların ayrı bir heyecanı var her zaman. Elinize alıp bakınca birçoğunun referanslara kadar aynı çerçevede dönüp dolaşıyor olması insanın şevkini kırmıyor değil.

Yaşadığımız problemlere tarih zaviyesinden bakan, çoğu akademideki tezlere dayanıp küreselleşmenin sağlıktan tarıma; oradan eğitime yansımalarını ele alan onca eser… Bakıyorsunuz işte aynı mevzular, insanı daraltan, hayatı dayanışmaz, çekilmez kılan…

Şöyle yaşadığımız çağdan bizi koparacak, zihnimizi battığı yerden çekip çıkaracak bir eser okunabilir mi? Elbette ama o da bitene kadar bir tesire sahip, belki de nihayetinde aldatıcı bir şey…

Bireyi çözümleyen, ona odaklanan mısralarla, satırlarla dolu eserler de başka bir tesir gücüne sahip. Şirazesi dağılan şu çağda insanı yakalamaya çalışan ifadeler belki de insana kötülük yapıyor. Tersinden bir yabancılaşma diyelim. Kirli havalı şehirlerden yaylaların temiz havasına seyahat eden insanların yaşadığının bir benzeri sanki…

Kitap sayfalarını saatlerce incelemek, yeni çıkanların arka kapaklarını okumak, fiyatlarını kıyaslamak… Hepsi iyi güzel de sonunda okuyup yine tavır almak, yeni pozisyonlar belirlemek, sıkı duruşlar üretmek; kısacası daha çok çalışmak, daha dinamik ve devrimci siyasetler üretmek zorundasın işte!

Dememiz odur ki öyle kitapların arasına dalayım da, şu yozlaşan dünyadan kaçıp sağlam bir limana sığınayım! Yok öyle bir şey…

Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır! Kendini bilince, kendini bileceğin koşulları bilince omuzlarında dağlar kadar yük, kitapçıdan karmakarışık kafayla caddeye süzülüş…

 

 

Etiket(ler): , , , , .Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Bir cevap yazın